Türkiye Muhtarlar Konfederasyonunun ilk ciddi çalışması olan ‘’Muhtarın Anayasa’daki Yeri ve Önemi’’ konulu sempozyum aynı zamanda kitapçık haline getirilen ilk çalışmadır.
06.10.2012 tarihi itibariyle Muhtarlar Konfederasyonumuzun düzenlemiÅŸ olduÄŸu ‘Muhtarın Anayasadaki Yeri ve Önemi’ konulu sempozyumuna Cumhuriyet Halk Partisi Genel BaÅŸkanı Sayın Kemal KılıçdaroÄŸlu, İçiÅŸleri Bakanımız Sayın İdris Naim Åžahin, Ak Parti Yerel Yönetimler BaÅŸkanı Sayın Hüseyin Tanrıverdi, Chp Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel BaÅŸkan Yardımcısı Sayın Gökhan Günaydın, Milliyetçi Hareket Partisi Anayasa Komisyon Üyesi Sayın Nevzat Korkmaz, Prof.Dr. Sayın Ufuk Kamil Bilgin(Kamu Yönetimi), Prof.Dr. Ali Akyıldız(idare Hukukçusu), Prof.Dr. Hasan Tahsin FendoÄŸlu (Anayasa Hukukçusu, RTÜK Üst Kurul Üyesi), Prof.Dr.Ramazan ÇaÄŸlayan (idare hukukçusu), Yrd.Doç.Dr.İhsan KeleÅŸ (kentleÅŸme) ve Yrd.Doç.Dr.Erdinç Yazıcı (sosyolog) Yine Resmi Kurumların Mahali idareler Genel MüdürlüÄŸü Daire BaÅŸkanı İlker Arıkan, Dernekler Daire BaÅŸkanı Sayın Mustafa Yardımcı, Nüfus ve VatandaÅŸlık İşleri Genel MüdürlüÄŸü Daire BaÅŸkanı Mustafa Adıgüzel, Emniyet Genel MüdürlüÄŸü AsayiÅŸ Daire BaÅŸkanı Ali Kaya, ve PTT Genel MüdürlüÄŸü Daire BaÅŸkanı Seher Samadi katıldı.
06 Ekim 2012 tarihinde Ankara Ticaret Odası toplantı salonunda düzenlenen sempozyumun oturum baÅŸkanlığını TODAİE ÖÄŸretim Üyesi Prof. Dr. Kâmil Ufuk Bilgin yaptı. Türkiye’nin dört bir tarafından muhtarların katılımı ile gerçekleÅŸen sempozyum muhtarlık müessesesi açısından ilk ciddi çalışma olmasının önemine deÄŸinen Prof. Dr. Kâmil Ufuk Bilgin sempozyumda önemli konuların altını çizdi; ‘‘Türkiye’de muhtarların çok özgün ve nitelikli bir tarihi geçmiÅŸi var. Muhtarlığın, köy ve mahalleli yerel halkın toplumsal kültüründe önemli bir yeri var. Devletin de en uzaktaki vatandaÅŸa bile idari, iktisadi, sosyal, turizm, kültürel, güvenlik vb. hizmetlerini ulaÅŸtırmak için bilgi, belge ve görüÅŸünden yararlandığı yegâne adres, muhtarlık.
Siyasi adaylık olmadığı için dayanağını yerel halkın özgür irade ve oylarından alan muhtarlık, aslında demokrasinin temel ilkesi olan “halkın kendi kendini yönetmesi” ilkesine de en uygun yönetim örneÄŸi. Ancak, hükümetlerin yetki, görev ve sorumluluklarını her geçen gün azaltması sonucu, muhtarlığın toplumsal katkısı giderek azalmış, bu azalma çeÅŸitli muhtarlık sorunlarını beraberinde getirmiÅŸtir. Oysa ülkemizdeki mahalle yönetiminin yükünü, ilk defa 1829 yılında muhtar adıyla üstlenen muhtarlık kurumu, o tarihten bu yana Devletin en küçük yerel yönetim birimi olarak mahallelerdeki gözü kulağı olmuÅŸtur. Günümüze gelindiÄŸinde ise, köy ve mahalle muhtarlığına iliÅŸkin çeÅŸitli zamanlarda çıkarılan kanunlarla olumsuz yönde bir erozyon söz konusu.
İşte bu sempozyum fikri, Türkiye Muhtarlar Konfederasyon Genel BaÅŸkanı Hüseyin Akdeniz’in özverili çabalarıyla ortaya çıktı ve bilimsel yöntemle programlanması ile akademik camiadan en uygun bilim insanlarının çaÄŸrılması açısından danışmanlığımızla hazırlandı. Güncel geliÅŸmeler nedeniyle de Sempozyum konusu olarak, “Demokratik Yerel Yönetimlerin İlk Basamağı Olan Köy – Mahalle Muhtarlıklarımızın Anayasa’daki Yeri ve Önemi” konusu, seçilmesini uygun gördük.
Sempozyum, uygulamadan, teoriye doÄŸru programlandığı için ilk oturum, muhtarların görevleri sırasında en çok muhatap oldukları bürokrasi temsilcilerinin yer aldığı ‘’Yönetim Oturumu’’ yapılacak. Bu oturumda, İçiÅŸleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel MüdürlüÄŸü ile Nüfus ve VatandaÅŸlık İşleri Genel MüdürlüÄŸü’nün yanı sıra, Emniyet Genel MüdürlüÄŸü ve PTT Genel MüdürlüÄŸü’nü temsilen katılan yöneticiler, muhtarlara yönelik yerel hizmetlerde karşılaşılan sorunlar üzerinde durarak, katılımcı muhtarların da sorularına cevaplar verilecek.
Sempozyumdaki ikinci oturum, ‘’Siyasi Oturum’’ baÅŸlığı altında TBMM’deki siyasi parti temsilcilerinin yer aldığı, milletvekilleri eÅŸliÄŸinde yapılacak. Böylece Devletin yürütme organı ve iÅŸlevinden sonra, yasama organı ve iÅŸlevine de Sempozyumda yer verilmiÅŸ olacak.
Sempozyumdaki son oturum olan ‘’bilimsel’’ oturumda, Muhtarlığın önce tarihsel kökeni, anayasa hukuku açısından durumu, kentleÅŸme ve sosyolojik görünümü hakkında bilgiler verilecek. Bu oturuma Kırıkkale Üniversitesi’nden katılan anayasa ve idare hukukçusu öÄŸretim üyeleri ile Gazi Üniversitesi’nden katılan kentleÅŸme ve sosyoloji uzmanı öÄŸretim üyeleri, Sempozyumun konusu olan muhtarlığın anayasadaki yeri ve önemi üzerinde bilgiler üzerinde durulacak.
Sempozyum programı oturumlarında yer alan hükümet yöneticilerine, siyasi parti baÅŸkanı, temsilcisi ve milletvekillerine, akademisyenlere ve Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu BaÅŸkan ve üyesi muhtarlara samimi katılımları için teÅŸekkür eder, sevgi ve saygılarımı iletmek isterim.’’
Ülkemizdeki muhtarların gerçekleÅŸtirdikleri etkinlikler açısından bir ilk olan bu sempozyumla, ilk defa muhtarların yeri ve önemi ile sorunları sadece öncelikli taraf muhtarlarca deÄŸil, diÄŸer taraflarca da ele alınıp incelenmiÅŸ oldu. Böylece, muhtarlık kurumuna iliÅŸkin geliÅŸmelerin, ilgili kesimler ile bir araya getirilerek ele alınması muhtarlık müessesesinin geleceÄŸi adına önemli bir çalışmayı sergiliyor. Muhtarlık müessesesinin ve bu görevi yerine getirmeye çalışan 50 bin muhtarın sorunları merkezi hükümetin bürokratlarıyla, siyasi parti baÅŸkan ve temsilcileriyle ile bilim insanlarının katıldığı bir ortamda görüÅŸülerek, toplumsal farkındalık ve duyarlılığın saÄŸlanması açısından olduÄŸu kadar, karar mercii yönetici ve siyasilere de doÄŸru mesajlar verilmeye çalışılması bakımından da önemli bir çalışma olduÄŸunu söyleyebilirim.
Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu Genel BaÅŸkanı Hüseyin Akdeniz’ in açılış konuÅŸmalarıyla baÅŸlayan sempozyumda, Akdeniz muhtarların önemli sorunlarına deÄŸinilerek; ‘‘Uzun yıllar dağınık ÅŸekilde olan muhtar arkadaÅŸlarımızın örgütsel yapısını 7 bölge ve 2 büyük ilde toplayarak oluÅŸturmuÅŸ olduÄŸumuz muhtarlar konfederasyonu ile pekiÅŸtirdik. Uzun yoldan geldiÄŸimizi her zaman ifade ediyoruz daha da uzun yolumuz olduÄŸunu söylüyoruz. Muhtar arkadaÅŸlarımızın her zamankinden fazla birlik ve beraberliÄŸe ihtiyacı vardır. Güçlü birliktelikler, güçlü örgüt yapılarını meydana getirir. Bu noktada, devlet ile vatandaÅŸ arasında köprü vazifesi gören muhtarlarımızı daha güçlü kılmak zorundayız.
Bugün Türkiye’de bir anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi düÅŸünülmektedir. Bu deÄŸiÅŸtirilecek Anayasa’da muhtarların rolü ne olmalıdır? Mevcut Anayasa’nın 127 ci maddesinde köyler bir yerel yönetim birimi olarak tüzel kiÅŸiliÄŸini korumaktadır. Ancak mahallelerle ilgili Anayasa’da herhangi bir terim yoktur. EÄŸer yeni baÅŸtan bir Anayasa yazılacak ise bir yerel yönetim birimi olan mahallenin de adı bu Anayasa’ya konulmalıdır.
1924’de çıkmış Köy Kanunu,1944’de çıkmış 1541 sayılı Mahalle Mevzuat yasası yeniden düzenlenip günümüz koÅŸullarına getirilmelidir. Muhtarlarımızın özlük haklarına iliÅŸkin düzenlemeler yapılmalı, çalışma koÅŸulları iyileÅŸtirilmeli ve güçlendirilmelidir. Türkiye Muhtarlar BirliÄŸi mutlaka kurulmalıdır. Muhtarların seçim sisteminde deÄŸiÅŸiklik yapılmalı, seçilme kriterleri düzenlenmeli ve birleÅŸik oy pusulası uygulamasına geçilmelidir.
Uzun yıllar muhtar örgütlenmesinin içinde bulunmuÅŸ biri olarak, böyle bilimsel bir toplantıyı gerçekleÅŸtirmenin muhtar camiasına önemli faydalarının olacağı düÅŸüncesindeyim’’ diyordu.
KonuÅŸmamda, 1924’de yasalaÅŸan Köy Kanunu,1944’de yasalaÅŸan 1541 sayılı mahalle yasası yeniden düzenlenip günümüz koÅŸullarına getirilmesi, muhtarlarımızın özlük haklarına iliÅŸkin düzenlemeler yapılması, çalışma koÅŸulları iyileÅŸtirilmesi ve güçlendirilmesi, Türkiye Muhtarlar BirliÄŸi mutlaka kurulması, muhtarların seçim sisteminde deÄŸiÅŸiklik yapılması, seçilme kriterleri düzenlenmesi ve birleÅŸik oy pusulası uygulamasına geçilmesi gibi konuların üzerinde durmamın nedeni, sempozyuma katılım saÄŸlayan siyaset kurumu, bürokratlar, ve akademisyenlerin bu konulardaki görüÅŸlerini merak ediyor olmam ve bu konudaki camiamız dışındaki kiÅŸilerin muhtarlık kurumuna bakış açılarını öÄŸrenmekti.
Muhtarlık müessesesinin kapanmasının konuÅŸulduÄŸu o günlerde Sempozyuma Hükümet adına dönemin İçiÅŸleri Bakanı İdris Naim Åžahin’in katılması oldukça önemliydi. Zira, bizler ne söylersek söyleyelim, nasıl karar alırsak alalım sonuçta her zaman son sözü siyaset kurumu söylemiÅŸtir. Önemli olan siyaset kurumuna doÄŸru çözüm önerilerini sunmaktır. DoÄŸru çözüm yollarının sunulması da ortak aklı birleÅŸtirmekten geçer. Akıllı adam aklını kullanır. Ama daha akıllı adam baÅŸkasının da aklını kullanır. Bu açıdan bakıldığında çeÅŸitli bakış açılarını tartışmak yeni fikirler üretmemize yardımcı olacaktır.
Hükümetin adına sempozyuma katılan dönemin İçiÅŸleri Bakanı İdris Naim Åžahin kaymakamlık yapmış, dolayısıyla muhtarların yaÅŸadığı sıkıntıları yakından bilen eski bir bürokrattı. Åžahin, sempozyumda ‘’YaÅŸasın Köyler, YaÅŸasın Mahalleler’’ diyerek muhtarlığın kapanmasının söz konusu olmayacağını söylüyor ve konuÅŸmasına söyle devam ediyordu; ‘’Türkiye Muhtarlar Konfederasyonumuzun saygıdeÄŸer genel baÅŸkanı ve yöneticileri; Konfederasyona katkı veren; can veren 7 bölgeden çok deÄŸerli federasyon baÅŸkanlarımız ve yönetici arkadaÅŸlarımız; Ankara’dan, İstanbul’dan yine federasyon oluÅŸumu ile bu çatı altında yer alan çalışma arkadaÅŸlarımız; Türkiye Muhtarlar Konfederasyonun yeni bir oluÅŸumu olarak gerçekleÅŸtirdiÄŸi çalışmalardan birisi, anayasa baÄŸlamında, köy ve mahalle muhtarlarımızın yeri, muhtarlıkların önemi konusunu tartışmak üzere, bildiÄŸim kadarıyla bugün ve yarın devam edecek olan, 2 günlük bir sempozyumu düzenlemiÅŸ bulunmaktasınız.
Bu çalışma, öyle zannediyorum muhtar camiasının bugüne kadar gerçekleÅŸtirdiÄŸi çok deÄŸerli çalışmaların zirvesini oluÅŸturan, bundan sonra yapılacak daha büyük çalışmalar gerçekleÅŸinceye kadar en önemli çalışma olarak, en kapsamlı çalışma olarak, camianızın tarihinde yerini aldı, alacaktır.
DeÄŸerli konfederasyon baÅŸkanımız sayın Hüseyin Akdeniz’in açılış konuÅŸmalarında belirttiÄŸi hususlar, sizlerin düÅŸüncelerini, duygularınızı, mesleki sorunlarınızı, ihtiyaçlarınızı, kiÅŸisel durumlarınızı, sıkıntılarınızı belli ölçüde ifade eden bir deÄŸerlendirmeydi. Belli ölçüde diyorum, çünkü muhtarın dünyasını, muhtarın sıkıntısını, muhtarların hayallerini, muhtarın gerçeklerini tamamen ifade etmek belki imkânsız. Mümkün olanı ifade etmeye kalksa, genel baÅŸkan ya da bir baÅŸka arkadaşımız içinden bile bu 2 gün belki az gelir.
Genel baÅŸkanınızın belirttiÄŸi hususlar, benimde itirazımın olmadığı, aksine kabulümün olduÄŸu, paylaÅŸtığım teklifler, paylaÅŸtığım hususlardır. Bugünkü buluÅŸma vesilesiyle, ister istemez bende sizler gibi çok seçkin, çok saygın, tecrübe sahibi arkadaÅŸlarımızla birlikte olmaktan duyduÄŸum memnuniyeti, bakan olarak tespit etmek, kiÅŸi olarak ta ifade etmek durumundayım ve aranızda olmaktan sizlerin bu güzel buluÅŸmasına konuk olarak katılmaktan da hakikaten onur duyuyorum; sevinç duyuyorum, saygıyla selamlıyorum.
DeÄŸerli arkadaÅŸlar, Türkiye’mizin 20.yy basındaki sosyolojik idari yapısı yerleÅŸim özellikleriyle, 21.yy başındaki yapısı çok farklı Cumhuriyetimizin ilk yıllarında ya da Cumhuriyet öncesi dönemde, nüfusumuzun büyük bir bölümü köy yerleÅŸiminde yaÅŸarken, bu gün oran tam deÄŸiÅŸime uÄŸrayarak, daha azı, çok azı köylerimizde yaÅŸar, büyük bir kısmı da ÅŸehirde yaÅŸar hale gelmiÅŸtir. Bu büyük bir dönüÅŸümdür, ama bu arada nüfusumuz 6 kat artmıştır. Dolayısıyla, 6 kat büyüyen bir Türkiye nüfusu ile bu arada da oransal olarak, %85’i köyde yaÅŸarken, bu kez tam aksi %15’i köylerde; %85’i aÅŸan oranlarda da ÅŸehirlerde yaÅŸayan bir yerleÅŸim yapısına sahibiz, bugünkü Türkiye’de. Türkiye büyüyor, büyüme aynı zamanda nüfusun büyümesi, ÅŸehirlerin büyümesini gösteriyor. DoÄŸru mudur, yanlış mıdır bu çok farklı bir tartışma konusu, bunun kararını ne muhtarlar olarak siz verebilirsiniz ne de hükûmet olarak biz verebiliriz. Bu, bir doÄŸal geliÅŸmedir. Bu, milletin, toplumun, insanların özgürce yaptığı bir dengenin sonucu ortaya çıkabilir durumdur. Nitekim baktığımızda aramızda köy muhtarlarımız var. Fakat mahalle muhtarlarımızda var. Mahalle muhtarları, ÅŸehirlerde yasayan insanların bulunduÄŸu yerlerin önderleri seçilmiÅŸ insanlarsınız, ama bir düÅŸünürsek mahalle muhtarlarının bile babamızın geldiÄŸi yer köydür. Dolasıyla, bu deÄŸiÅŸimin, bu dönüÅŸümün nedenleri bellidir, tahmin edilebilir, ama yönetilir, öÄŸrenebilir bir konumudur.
Tamamen yönetilebilir, tamamen öÄŸretilebilir, kendi doÄŸasında kendi macerasında bir deÄŸiÅŸimidir. Ama öyle de olsa, nüfusun büyük çoÄŸunluÄŸu ÅŸehirlerde yaÅŸasa da ortada bir mahalle sistemimiz var, muhtarımızda var. Hatta mahallenin muhtar da var. Hatırladım ÅŸimdi, bir dizisi var, ‘’mahallenin muhtarları’’ diye bir tiyatro oyunumuz var. Yani köyde dursak muhtarımız var; köyden insek ÅŸehre burada muhtar var. Orada muhtar, burada muhtar. Bu deÄŸiÅŸimde, deÄŸiÅŸmeyen tek gerçek muhtarlık. O zaman, muhtarlığı yok sayamayız. Muhtarlığı önemsiz sayamayız. Tabi buradan geleceÄŸe yönelik olarak deÄŸerlendirme yapmamız, mümkündür ve gereklidir. GeleceÄŸe iliÅŸkin bir deÄŸerlendirme gerekirse, ben diyorum ki 100 yıl öncesine göre, 100 yıl sonra Türkiye tablosu budur. İnsanlar ÅŸehirdedir, mahalledir. Fakat bir 100 yıl sonra, muhtemeldir ki belki %80’i deÄŸil ama, toplumun yarıya yakın bir nüfusu tekrar köyde ya da köy nitelikli belki adi mahalle olacak. O tarihlerde geriye dönüÅŸüm gerçeÄŸini yaÅŸayacaktır. Gelecek yine inanıyorum ki köydedir, kırsaldadır, ama farklı bir köydedir, farklı bir kırsaldadır. Åžehrin askeri standartlarını temin etmiÅŸ, saÄŸlamış olan köylerde olacaktır. Zira insanın doÄŸasına uygun olan alan köydür. Rahat ortamdır. İnsanın çocukluktan büyüklüÄŸü kadar farklı yaÅŸ dönemlerinde, ihtiyacına daha uygun ortam köy ortamıdır. DoÄŸal ortamıdır.
Anadolu’dan İstanbul’a, Ankara’ya, Manisa’ya, İzmir’e göç etmiÅŸ insanlarımızın artık, ikinci bir adresi var. İkinci bir yerleÅŸim yeri, büyük ölçüde var ve bu daha da kalıcı hale gelmeye baÅŸladı. Daha da kalıcı hale gelecektir. Türkiye sosyolojik olarak yerleÅŸim düzeni itibariyle, yeniden daha dengelenebilir halde, yolunu alacaktır. Bu da bir doÄŸal geliÅŸmenin sonucu olacaktır, olmalıdır. Zira, biraz önce ifade ettiÄŸim gibi köyden ÅŸehre mahalleye göçleri engellemek kanunla önlemek mümkün olmadığı gibi, inÅŸallah ÅŸehirden köylere doÄŸru dönüÅŸü de önlemek yeniden teÅŸvik ederek doÄŸal dönüÅŸümü, tekrar dönüÅŸümü inÅŸallah hep birlikte toplumsal olarak baÅŸaracağız. Bu noktada, baktığımızda bizim hükûmetler olarak adını maksadını bu yönde çokta ifade etmediÄŸimiz, fakat bu bilinçle de yaptığımız köylerimize yönelik alt yapı hizmetlerini iyileÅŸtirme ve kentteki asgari alt yapı hizmetlerini, köylerde de saÄŸlama yönünde önemli bir projemiz, önemli bir politikamız hayattadır, bildiÄŸimiz gibi.
Artık, köykentler sadece slogan ve sembolik proje olmaktan çıkmış, bunun yerine bütün köylerimizin kent özelliÄŸini taşıması için adeta bir seferberlik koyularak, çalışmaları devam etmektedir ki, etmelidir. Ta ki köylerimiz her açıdan ÅŸehre uygun hale gelinceye kadar, hatta bazı yönleriyle ÅŸehirlerimize fark atıncaya kadar devam etmelidir
Bu dönüÅŸümde, köylerimizin güzelleÅŸmesinde, albeni kazanmasında, insanların ilgisini çekmesinde ve tercihini saÄŸlamada muhtarlarımızın ihtiyar heyetlerimizin çok önemli görevi vardır. Çok önemli fonksiyonu vardır.
Türkiye’nin yeniden güzelleÅŸmesinde, yeniden dengeli bir yerleÅŸime kavuÅŸmasında mimarlar, mimar olmak ÅŸartı, belli konuların rolünü üstlenmede mecazı anlamda ifade ediyorum, mimarlar köy muhtarlarımız olacaktır.
Mahalle muhtarlarımız da nüfusumuz azalıyor diye köye dönüÅŸüm engellemesini yapmayacaktır. Öyle bir yanlışlık olmaz. Çünkü mahalle muhtarlarımızın da köye ihtiyacı vardır. Köy, bizim aslımızdır. Kırsal dediÄŸimiz yer bizim aslımızdır ve biz bir ÅŸeklide orada olmalıyız. Hayatın her döneminde olmasa bile, belli dönemlerde mümkün olan zamanlarda oralarda olmalıyız. Eminim ki, hepimiz bu yaz döneminde gecen yaz olduÄŸu gibi mutlaka bir köye iki köye, arkadaşınızın köyüne, komÅŸu köyünüze festivaller, düÄŸünler, ziyaretler vesilesiyle gitmiÅŸsinizdir. Åžöyle bir hatırlayalım, gidince bir nefes aldık demiyor muyuz? Ne güzel yedik içtik, burası ne güzel demiyor muyuz? KeÅŸke ÅŸurada, vakit olsa günlerce yaÅŸasak demiyor muyuz? İnÅŸallah, bu yöndeki davranışlarımız, düÅŸüncelerimiz hep pozitif olarak geliÅŸme kaydedecektir. Bu, ÅŸu demek deÄŸildir. Köy, ÅŸehrin düÅŸmanı, köy, mahallenin düÅŸmanı falan deÄŸildir. Önemli olan, dengeli bir ÅŸeklide, adaletli bir seklide, bu ülkede yerleÅŸimi saÄŸlamaktır. YaÅŸamayı saÄŸlamaktır. SaÄŸlıklı yaÅŸamayı fark ettirmektir. Farkında olmaktır. TeÅŸvik etmektir. Bunlar arasında, yerleÅŸimdeki tercihler mahallenin, köyün hatta ilçenin, ilin, beldenin, ilçe belediyesi, il belediyesi oluÅŸumlarında ölçek sorunlarını karşımıza çıkarmaktadır ve bir doÄŸal dönüÅŸüme baÄŸlı olarak oluÅŸan ÅŸehirlerimizde, 100.000 nüfusu aÅŸan bir tane mahalle var Türkiye’de.
Bu arada beldelerimizde, 50 nüfusun altında, 100 nüfusun altında mahallelerimiz, özellikle 50 nüfusun altında önemli sayıda köyümüz var. 100 nüfusun altında köyümüz var. 250 nüfusun altındaki köy sayımız 18.000 civarında. Yine 250 nüfusun altındaki mahalle sayımızda, 3000 ya da 2500’lerde, yani 250 nüfusun altındaki köy ve mahalle toplamımız 20.000’in üzerinde. 53.000’lik köy ve mahalle yapımızda, 2000’inden fazlası 250 nüfusun altında, iÅŸte bu yerleÅŸim tercihleri, böyle ölçek sorununu doÄŸuruyor ve bu nokta yönetimleri düÅŸündürüyor.
DoÄŸal yerleÅŸim, dengeli yerleÅŸim esasında yönetimdeki ölçek sorununu da belli ölçüde çözüme kavuÅŸturacaktır, diye düÅŸünüyoruz. Bütün bunların yanında, insanlarımızın yerleÅŸim tercihlerini yıllarca, 10 yıllarca, yarım asır, bir asır suren zaman dilimlerinde beklemek yerine, bunu da bir ÅŸekilde yönetmek durumundayız. Fakat yönetmeye kalktığımızda, biraz önce baÅŸkanımız ifade etti, bazı köylerin, bazı Mahallerin söndürülmesi, kaldırılması kararını kolay veremiyoruz. Bilim kaldırmayı gerektiriyor, akil kaldırmayı gerektiriyor. Mahalli gerekler, 50 nüfusun altındaki bir köyü yasatmayı doÄŸru görmüyor.
Orada bugün 50 nüfus var, ama geçmiÅŸinde 500 nüfus, 1500 insan yaÅŸamış. Mezarlara bakıyorsunuz, mezarlık kalabalık yasayan nüfusa bakıyorsunuz çok az, ama bir gerçek daha görüyoruz. Anadolu’nun Türkiye’nin baÅŸka ÅŸehirlerde ya da yurtdışında o köyün nüfusuna kayıtlı yüzlerce insan var orda, deÄŸil. Bir de bu gerçek var. O zaman, tarihine bakıyorsunuz, itiraz ediyorsunuz. Dışarısına bakıyorsunuz, elini kaldırıyor ben buradayım diyor; o köyden deÄŸilim ama o köylüyüm diyor. Dolayısıyla, bir tarafta mali gerçekler, diÄŸer tarafta idari gerçekler. Size bazı mecburiyetleri gösterirken, diÄŸer taraftan da tarihi ve sosyolojik gerçekler hayır diyor. Burada nüfusa, bugün azda olsa bir köy var. O köyün hatırası var, tarihi var diyor ve biz netice itibariyle zıtların arasında o bir tek sesi ÅŸimdilik dikkate alarak, baÅŸkanımızın ifade ettiÄŸi gibi nüfusu çok azda olsa tahammül edelim, toplumsal olarak tahammül edelim; bu köylerimizi ÅŸimdilik yasatalım noktasında bir karar verdik; ama yeni köy kurulmasında sayın baÅŸkanımız da kararları ve görüÅŸleri bu yönde oldu. Fakat, yeni köy kurulmasında bir kısas getiriyoruz. O da 250 nüfusun altında bir köy kurulmasın, diyoruz. Yeni kuruluÅŸa kısıtlama getiriyoruz. Uygulamada da bunu baÅŸlattık zaten, kolay izin vermiyoruz yeni köy oluÅŸumuna. Ben kendi seçim bölgem olan Ordu’dan da talep geliyor, milletvekili arkadaşım aramızda, haberi vardır, bu konuda bilhassa bireysel olarak ta son derece karşı duruÅŸ ortaya koyuyoruz. Nitekim belediye kuruluÅŸları da burayı dolaylı olarak ilgilendiriyor.
Yeni belediye kurulması için 5000 nüfus ÅŸartını getirdik ve o ÅŸart geldiÄŸinden beri de Türkiye’de bildiÄŸim kadarıyla, yeni bir belediye kuruluÅŸu gerçekleÅŸmedi ve ÅŸimdi bir baÅŸka adim atıyoruz. Köy ve mahalleyi yerinde tutmakla beraber, belediyelerimizden 2.000 nüfusun altındaki belediyeleri, 2008 yılında yaptığımız, fakat Anayasa, Danıştay’dan iptal edilen yasal düzenlemenin benzerini getirerek, 2.000 nüfusun altındaki belediyelerimizi kapatacağız. Ancak mahalle ve köylerimizi kapatmayacağız. ‘‘Yasasın Mahalleler, Yasasın Köyler.’’
DeÄŸerli arkadaÅŸlar, köyün, mahallenin sorunlarının çözümü, bu ülkenin sorunlarının çözümüdür. Bu toplumun sorunlarının çözümüdür. Köy ve mahalle yapımız, bizim Türkiye’yi Edirne’den Hakkâri’sine, Åžemdinli’sine kadar uzanan çizgide, kuÅŸatan bir aÄŸdır ÅŸebekedir ve bu yapının güçlenmesi bu yapının yönetimiyle ve yönetiminde yardımcı olan ihtiyar heyetleriyle birlikte nitelikli hale gelmesi, moralinin iyi olması, güven duygusu içinde olması, ülke imkânlarına paralel bir ÅŸekilde imkanlara sahip olarak hizmet etmesi esasında, Türkiye’nin adil ve dengeli iddialı yapısını ve kalkınma haznesinin alt yapısını oluÅŸturur. Dolayısıyla, bizim siyasetçi olarak, bizim yönetici olarak bakışımız bu doÄŸru üzerindedir. Bu gerçek doÄŸru üzerindendir ve inÅŸallah bu bakış açısıyla hep birlikte sizlerden de aldığımız alacağımız düÅŸünceleri ve ödevleri de dikkate alarak, yararlanarak ülkemiz adına daha doÄŸru düzenlemeleri uygulamaları temenni ediyoruz.
Bugün burada buluÅŸmamız, bir umudun ifadesidir. Bir inancın ifadesidir. Bir güvenin ifadesidir. Karşılıklı ve birlikte yapmanın ifadesidir. Yapabilmenin, inanmanın ifadesidir. Takip ettiÄŸinizi biliyorum. Hükümetimizin, toplumumuzun da yaklaşık 1,5 yıldır paylaÅŸtığı bir baÅŸka gerçek var. Türkiye’de nüfusu il nüfusu 750.000’i asan belediyelerin büyükÅŸehir belediyesi statüsüne kavuÅŸturulması hususu.
Bu baÄŸlamda da 2011 nüfus sayımı sonuçlarına göre, 14 tane ilimizin nüfusu 750.000’i aÅŸmış durumda. Bu illerimizi BüyükÅŸehir’e dönüÅŸtüren, ama bu arada da özellikle ağırlıklı olarak belediyelerimizin yönetimine iliÅŸkin bazı düzenlemeleri de içeren bir büyükÅŸehir yönetimi yasası çalışmamız var.
Yeni büyükÅŸehir belediye yasası düzenlemesinin de ülkemizde insanımıza, muhtarımıza, inanıyorum ki getireceÄŸi faydalar olacaktır. Ülkemizin alt yapısına, ÅŸehir alt yapısına, köy altyapısına ve insanımızın refah ve mutluluÄŸuna katkı saÄŸlayacak bir düzenleme olacaktır. Bu amaçla yapıyoruz. Yoksa, bir ÅŸeyi daha kötü yapmak için bu kadar uÄŸraşılmaz, yasa düzenlemesi yapılmaz. Uygulamada, inanıyorum ki beklediÄŸimiz endiÅŸe ettiÄŸimiz hususlar gerçekleÅŸmez, aksine beklediÄŸimiz güzellikler ve baÅŸarılar ortaya çıkar diye ümit ediyorum. Bir baÅŸka çalışmamız da yine ifade edildiÄŸi gibi Köy Kanunu Tasarısı, bu tasarı Bakanlığımızda birkaç yıldır çalışılmış, yasalaÅŸmaya hazır hale gelmiÅŸ bir tasarıdır. Gün içinde ortaya çıkan yeni düÅŸünceler, yeni taleplerinde ÅŸüphesiz bu tasarıya ilave etmek ya da çıkarmak suretiyle tasarıyı güncel halde tutmaya gayret ediyoruz.
BüyükÅŸehir belediye yapısına yönelik yasamız, inÅŸallah bu ay içeresinde gerçekleÅŸmiÅŸ olacak. Akabinde de ikinci yerel yönetim yasa çalışması olarak gündemimizde, inanıyorum ki, bu yasama yılı içerisinde çıkacağının ümit ettiÄŸimiz çalışma olarak Köy Kanunu yasa tasarısı, Parlamentoda inÅŸallah yerini almış olacaktır.
DeÄŸerli arkadaÅŸlar, biz birbirimizin rakibi kiÅŸiler ve kurumlar deÄŸiliz. Aksine birbirimizin tamamlayan kurumlar ve kiÅŸiler olma durumundayız. Biz Bakan olarak, biz Milletvekili olarak, biz politikacı, yöneticiler olarak empati yapma durumundayız. Ben mahalle muhtarı ya da köy muhtarı olsam neleri yaÅŸardım? Ne gibi eksiklikleri hissederdim? Onların çaresizliÄŸi içeresinde ne sıkıntı çekerdim? sorusunu sormak durumundayız.
Buna benzer toplantıların esas itibariyle bir ortak akıl araması ve bulması zemini olarak gerçekleÅŸtiÄŸini, kabul ediyorum ve bu manada çok önemsiyorum. Burada, baÅŸlangıçta ifade edilen görüÅŸlerde belirtildiÄŸi gibi, bizim içinde deÄŸerli ve kabulümüz olan görüÅŸlerdir. Bugün ya da yarın ortaya koyulacak görüÅŸler de mutlaka bize sahsıma veya Bakanlığımızın ilgili arkadaÅŸlarına, yetkililerine gelecek ve mutlaka okunacaktır. Mümkün olan, bu ülke gerçeklerine uygun olan deÄŸerlendirilecek, doÄŸru ifade ettiÄŸiniz ve paylaÅŸma baÅŸarısını göstereceÄŸimiz, buluÅŸtuÄŸumuz fikirler için gıyabınızda mutlaka teÅŸekkür edilecektir.
Bu yeni oluÅŸumun, Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu muhtarlarımız için köylerimiz mahallerimiz için o ülkemizin bir aÄŸ ÅŸeklinde kuÅŸatan yapımız, dolayısıyla milletimiz ve devletimiz için önemli bir sivil toplum yapısı olarak çok deÄŸerli katkılar vereceÄŸine inanmaktaydım. Tabi bizim, Bakanlık olarak ilgi alanımız nüfus, yerel yönetimler trafik olduÄŸu gibi aynı zamanda güvenlik konularıdır.
Yıllardır, asırlardır hep mahalle muhtarlarımızın özellikle köy muhtarlarımızdan büyük destek alırız, devlet olarak. Ben yıllardır kaymakamlık yapmış bir kardeÅŸiniz olmam itibariyle, muhtarlarımızın güvenlik konusundaki, memleketin iç güvenliÄŸi konusundaki suçların önlenmesi, suçluların yakalanması konusundaki duyarlılıklarını ve katkılarını her zaman bilirim, bilmekteyim ve eminim ki sizlerde bugün nerede muhtar olursanız olun böyle bir gözle sokaÄŸa, insanlara, olaylara baktığınızı biliyorum. KonuÅŸmamın son bölümünde birde ÅŸunu ifade edeyim. Tabi bir espri ama güzel bir espri, herkes farklı bakar T.M.K’ ya (Kürsüdeki flamada yer alan Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu’nun baÅŸ harfleri), ben gelir gelmez baÅŸka baktım. Bana baÅŸka bir ÅŸeyi hatırlattı. Bizim Terörle Mücadele Kanunu’nun kısaltması da böyle bir kısaltmadır. Ben dedim ki, galiba bizim muhtarlar terörle mücadele konfederasyonu kurmuÅŸlar.’’
KonuÅŸmasının büyük bir bölümünü köy yaÅŸantısına ayıran sayın bakan, köylerin nüfuslarının azalmasının köy hayatını olumsuz etkilediÄŸini, bu yaÅŸanan göç olgusunun doÄŸal bir süreç olarak karşımıza çıkmakta olduÄŸunu elbette bir gün tekrar köy yaÅŸantısına geri dönüleceÄŸine vurgu yapmakla birlikte, büyükÅŸehir yasası uygulamaya konulduÄŸunda köylerinde ÅŸehirler gibi modern görünüme kavuÅŸacağını belirttiÄŸi konuÅŸmasını son bölümünde köylerin mahalleye dönüÅŸeceÄŸini ve muhtarlıkların kapatılmayacağına vurgu yapması camiamızca olumlu karşılanmıştır. Ancak ÅŸu da bir gerçektir ki; BüyükÅŸehir yasasının uygulamaya konulduÄŸu andan itibaren köylerden kentlere göç hareketinin daha da arttığını bugün daha net görmekteyiz. Ayrıca büyükÅŸehir belediyelerinin kırsal mahallelere yönelik hizmetleri elbette devam etmektedir. Ancak sistemin yerli yerine oturmadığını da söylemek mümkündür.
Ana Muhalefet Partisi adına sempozyuma katılan, Cumhuriyet Halk Partisi Genel BaÅŸkanı Kemal KılıçdaroÄŸlu konuÅŸmasında, örgütlü topluluk olmanın önemine dikkat çekerek; muhtarların örgütlenmesinin demokrasimizin önemli bir teminatı olacağını, çünkü örgütlü toplumlar sorunlarını kamuoyuna daha çabuk mal edeceÄŸine vurgu yapıyor ve konuÅŸmasına söyle devam ediyordu; ‘‘Konfederasyon baÅŸkanı konuÅŸurken benim bir sözüme atıf yaptı. Daha önce yaptığım bir konuÅŸmada birleÅŸiniz demiÅŸtim. Birlikten güç doÄŸar. Bir dönem bir reklam vardı, “kontrolsüz güç, güç deÄŸildir” der. Gücü kontrol etmek ve ortaya çıkarmanın yolu birleÅŸmekten geçer. Muhtar arkadaÅŸlarımızda bir konfederasyon çatısı altında buluÅŸmaları, birleÅŸmeleri, güçlerini göstermeleri demokrasi acısından çok önemlidir.
Demokrasinin temel kurumu örgütlenmekten geçer. Örgütlenirsek bu iÅŸler olabilir. İşverenler olabilir, doktorlar olabilir, esnaf ve zanaatkâr olabilir, muhtarlar olabilir. Hayatın her tarafında örgütlenmek gerekiyor. Örgütlü toplum sorunları daha ciddi, daha tutarlı siyaset kurumuna aktaran toplumdur. Örgütlü toplum kanadı, sorunları kamuoyuna mal eden toplumdur. O açıdan muhtarların örgütlenmeleri güçlü olmaları demokrasimizin önemli bir teminatıdır. Neden muhtarlar demokrasimizin bir teminatıdır diyorum? Bizim demokrasimizin en eski kurumu muhtarlıktır. 1830’lardan bu yana muhtarlık var. Siyasi partiler yoktu, ama muhtarlık var. Belediyelerden daha eskidir muhtarlık. Bu kadar köklü bir kurumdur muhtarlık. Onun için size demokrasinin teminatı olarak bakıyoruz biz.
Muhtarlık, bir baÅŸka açıdan da demokrasinin çok önemli bir kurumudur. Siyasi partileri biliyorsunuz, seçim yasamızı da biliyorsunuz. 12 Eylül darbe hukukunun getirdiÄŸi seçim yasasını biliyorsunuz. Genel baÅŸkanlara büyük yetkiler veriyor. Oturuyorlar, milletvekili listesini yapıyorlar, sizin önünüze koyuyorlar, bunlara oy vereceksiniz diyorlar. Bu demokratik mi? Hayır. Ama 12 Eylül darbe hukukunun getirdiÄŸi seçim yasası bunu öngörüyor ve vatandaÅŸlarımızda gidip oylarını kullanıyorlar. Muhtar, böylemi? Hayır. Demokrasinin en saf en temiz en güzel tecelli ettiÄŸi seçimler, muhtar seçimleridir. Siyasi partiler muhtar adayı göstermezler. Muhtar kendisi çıkar mahallede, köyde ben muhtar adayıyım der. Vatandaşın karşısına çıkar oy ister. VatandaÅŸ doÄŸrudan muhtarını kendisi seçer bire bir. Siyasetçiye ulaÅŸmak zordur. Bazen vatandaÅŸlar der ki, defalarca telefon açtım ama ulaÅŸamadım. Oysa muhtar vatandaşın hemen yanı başındadır, vatandaşın muhtara ulaÅŸma siyasetçiye ulaÅŸmasından kat ve kat daha kolaydır.
Türkiye’de seçimle gelip vatandaşın en rahat ulaÅŸtığı kiÅŸi, muhtardır. Herkeste bunu bilsin. Bu kadar güzel demokrasinin, bu kadar saf, bu kadar duru tecelli ettiÄŸi muhtarlık kurumuna gönül koyan siyaset kurumu, muhtarlık kurumuna gerektiÄŸi önemi veriyor mu? Vermiyor.
Siyaset kurumu, muhtarın seçimini aslında kıskançlık olarak algılayıp kendisi de uygulamalıdır. Yani vatandaÅŸ kendi milletvekilini kendisi seçmelidir. Siyasi partilerin dayatması olmamalıdır. Örnek mi istiyorsunuz, iÅŸte muhtarlık. Biz 12 Eylül hukukunun da yasalarınızda deÄŸiÅŸmesini isteyen bir partiyiz. Defalarca söyledik anayasayı deÄŸiÅŸtirelim diyorlar. Eyvallah deÄŸiÅŸtirelim ama, anayasada önce 12 Eylül darbe hukukunu deÄŸiÅŸtirmek lazım.
Darbe hukuku deÄŸiÅŸmezse, siz darbe yasalarını halen örnek alıp, hala yolunuza devam ederseniz, kimse kusura bakmasın ama ben onlara demokrat demem. Demokratlık farklı bir ÅŸeydir. Demokratlık, milletin iradesine saygı duymak demektir. Milletin iradesini baÅŸ tacı etmek demektir. Demokrasi budur.
DeÄŸerli arkadaÅŸlar, muhtarlığa gerekli önemi siyaset kurumu tarafından verilmediÄŸini söyledik. Sizler de kabul ettiniz. Åžimdi kulağımıza bazı sesler geliyor muhtarlık kapatılacakmış. Neden kapatılıyor? Allah aÅŸkına muhtarların bu ülkeye ne zararı var. Bir Allah’ın kulu çıkıp muhtarlığın ÅŸu zararı var desin, ben de diyeceÄŸim ki tamam kapatalım. Sizden istediÄŸim ÅŸu muhtarlık kurumunun kapatılması ile ilgili bir teklif Türkiye Büyük Millet Meclisine gelirse direnen partinin, Cumhuriyet Halk Partisi olacağını sakın unutmayın. Elimizden gelen çabayı göstereceÄŸiz.
1800’lerden bu yana devam eden muhtarlık kurumunun hiç kimseye zararı olmamış. Vatandasın en rahat ulaÅŸtığı, bakınız baÅŸkan oturumu acarken çok güzel bir cümle kullandı. Kimimizin abla, kimimizin baba, kimimizin kardeÅŸ, kimimizin büyük olarak gördüÄŸümüz ve ilk muhatap olduÄŸumuz ve seçimle gelen kiÅŸidir muhtar.
OrtadoÄŸu teknik üniversiteden bir öÄŸretim üyesi yoksulluk araÅŸtırması yapmıştır. Kendisinden dinledim. Bu yoksulluk araÅŸtırmasını nasıl yaptınız. O yoksullara nasıl ulaÅŸtınız diye sordum. Bana verdiÄŸi yanıt su oldu. Mahallenin muhtarına gidip mahallenin muhtarı size kimin yoksul kimin yardıma muhtaç olduÄŸunu söyler. Çünkü mahalleyi en iyi tanıyan odur. Kimin hangi sorunu var bilende odur. O nedenle, muhtarlık kurumu hepimizin üzerinde titremesi gereken kurumlardan birisi olduÄŸunu unutmamamız gerekiyor. Kapatılması, demokrasinin önüne set çekilmesi anlamına gelir. Muhtarlık kurumumun, yaÅŸatılması lazım.
KonuÅŸtuÄŸum her muhtar arkadaÅŸ bana sorunlarını anlattı. Türkiye’nin neresinde gidersem gideyim. İster Hakkâri’ye ister Edirne’ye ister Ordu’ya, Trabzon’a, ister Çankırı’ya, Çorum’a, ister Antalya’ya, MuÄŸla’ya gideyim; Türkiye’nin neresine gidersem gideyim, nerde bir muhtarla karşılaÅŸsam, bana dertlerini anlatmıştır. İki temel derdi vardır. Yani dertlerini iki ana bolüme ayırırlar: Bir, Muhtarların temsil sorunu İki, Muhtarların özlük hakları sorunu.
Muhtar madem secimle geliyor, doÄŸrudan halk seçiyor ve bizzat kendisi seçiyor. O zaman bu muhtara niye hak ettiÄŸi temsil görevini vermiyoruz. Kendi mahallesi ile ilgili bir olay belediye meclisinde görüÅŸülürken, il genel meclisinde görüÅŸülürken niye muhtarın söz ve kararda onayı olmasın!
Mahalle ile ilgili karar alacaksınız, mahalle muhtarının haberi olmayacak. Mahalle ile ilgili karar alacaksınız, mahalle muhtarına sen gelme arkadaÅŸ senin gelme yetkin yok diyeceksiniz. Seçimle geldiyse o mahallenin sorumlusudur. Sorumlu olarak yine gelip sizin kapınızı çalıyorlar. Muhtar böyle oldu, sen neden itiraz etmedin. Bunu biliyoruz. O nedenle muhtarlık ruhunun temsil hakkı, temsil yetkisi çok önemlidir. Size kitapçıklar dağıttık. Orada bu konuyu iÅŸliyoruz. Sadece bu mu, diyelim ki bir mahallede yeÅŸil alan imara açıldı. Bir avuç yeÅŸil alan kalmış. Muhtarın haberi oluyor mu? Hayır. Haber veriyorlar mı? Hayır. Halkın seçtiÄŸi milli iradenin seçtiÄŸi bir muhtara, kendi mahallesi ile ilgili alınan kararda bilgi vermemek, haber vermemek, söz hakkı vermemek, kararda onun onayını almamak, demokrasiye aykırı bir olaydır. Onu kaldırmak için de size Cumhuriyet Halk Partisi Genel BaÅŸkanı olarak, söz veriyorum.
Muhtarların özlük sorunları vardır. Milletvekili seçimle gelir, parasını alır. Sosyal Güvenlik priminin büyük bir kısmı devlet bütçesinden ödenir. Belediye baÅŸkanı gelir, aynı ÅŸekilde seçimle, kim gelse uygulama böyledir. Muhtar seçimle gelir ama onun sosyal güvenlik primini ödemezler. Neden ödemezler? Demokraside çifte standart olur mu? Demokraside standart, tektir. EÅŸitlik üzerine kuruludur. EÅŸitlik derken, herkes aynı boyda olacak diye söylemiyorum. Uygulamada eÅŸitlik olması lazım. Milletvekili seçimle mi geliyor? Belediye baÅŸkanı seçimle mi geliyor? İl genel meclis üyesi seçimle mi geliyor? Muhtar da seçimle geliyor, üstelik onların seçimlerinden daha güzel bir secimle geliyor. Onların cesaret edemediÄŸi seçime, muhtar, bilgisiyle birikimiyle çıkıyor mahallenin önüne, koyun önüne benim bilgim var, benim birikimim var, rakiplerim var, bana oy verin diyor ve seçiliyor.
DiÄŸerleri vatandaÅŸ seçtiÄŸi milletvekilinin bilgisini de bilmiyor, birikimini de ismini bile bilmiyor. Sizin muhtarlığı kapatacağız, onun özlük haklarını vermeyeceÄŸiz. Neden vermeyeceÄŸiz özlük haklarını. ArkadaÅŸlar rakamları çıkarmışlar. Muhtarlık ödeneÄŸi 429,58 kuruÅŸ. Unutmayın ama 58 kuruÅŸu da var ve en düÅŸük her ay 320 lira da sosyal güvenlik primini ödeyeceksin diyorlar. Türkiye’nin ayıbı deÄŸil, demokrasinin ayıbı. Sosyal Güvenlik primlerinin Devlet hazinesinden karşılanması lazım. Olay budur. Bunu yaparken biz muhtarlara özel bir ayrıcalık saÄŸlamıyoruz. Bakın diÄŸerlerinde saÄŸladığımız uygulamayı muhtarlarda saÄŸlayacağız o kadar. Yani eÅŸitliÄŸi, yani demokraside cifte standardı kaldırmış olacağız. İşin özü budur.
Dolayısıyla demokrasilerde bizim beklentimiz, demokrasinin kökleÅŸmesi için, derinleÅŸmesi için, saÄŸlıklı bir zemine oturması için, insanların özgürce düÅŸünmeleri, düÅŸündüklerini özgürce dile getirebilmelerinin yolu, demokrasiyi güçlendirmekten geçer. Onun birinci yolu da muhtarlığı güçlendirmekten geçer.
2009 Mart seçimlerinde, 1 milyon kiÅŸiye yakın kiÅŸi seçime katıldı. Muhtar adaylarımız vardı. Belediye meclis üyelerimiz vardı. İl genel meclisi üyelerimiz vardı, İhtiyar heyeti üyeleri vardı. Yedek üyeler vardı. Baktığınız zaman 1 milyon yurttaşımızın yerel yönetimlere katıldığı bir sürecimiz var. Bu demokrasi için çok önemlidir. İnsanların vatandaşın karsısına çıkıp oy istemeleri bundan daha güzel bir ÅŸey olabilir mi? Bu kurumu kapatırsanız, demokrasiyi çökertirsiniz. Onun için sizden güç baÄŸlamında daha diri daha kararlı daha tutarlı bir çaba beklediÄŸimi ifade etmek isterim. Bizim parlamentoda, sizin için vereceÄŸimiz mücadele, bana göre önemlidir.
Ama asıl olan, bizim mücadelemizin ötesinde, sizin yapacağınız mücadeledir. Sizin vereceÄŸiniz mücadeledir. Bütün siyasi partililerin muhtarların sorunlarına sahip çıkma konusunda, ortak çaba harcaması lazım. Ortak çaba harcanırsa, muhtarlık kurumu beklediÄŸimiz yere gelir. Yerel iktidarlar, yerel yönetimler çok çok önemlidir. Vatandaşın ilk muhatap olduÄŸu sorunları, ilk anlattığı derdini, ilk dile getirdiÄŸi kiÅŸinin muhtar olduÄŸunu herkesin dile getirmesi lazım. İktidar partisinin de bilmesi lazım. Muhtarlığı kapatmak doÄŸru bir ÅŸey deÄŸildir. Bu söyleniyor, bazı tasarılar da var, tasarı taslaklarında da var, gelirse hep beraber göreceÄŸiz. Gelmezse hep beraber daha mutlu oluruz.
Biz, muhtarların yurttaÅŸlar acısından en güvenilir makam olduÄŸunu bilen bir siyasi partiyiz. VatandaÅŸların size güveni sonsuzdur. Çünkü doÄŸrudan sizi seçmiÅŸler. Vatandaşın güven duyduÄŸu bir kuruma, siyaset kurumu güvensizlik besleyemez. O nedenle size güveniyoruz. Size inanıyoruz. Sizin sorunlarınıza sahip çıkacağız. Saygın genel baÅŸkana çok teÅŸekkür ediyoruz.’’
Demokrasilerde yönetme hakkı çoÄŸunluk tarafından kullanılır. ÇoÄŸunluÄŸun belirleyici olması demokrasinin gereÄŸidir. Ancak, demokrasilerde çoÄŸunluk kadar azınlığa da deÄŸer verilir. İktidar güç demektir. Güç ise niteliÄŸi bakımından kötüye kullanılmaya elveriÅŸlidir; bu bakımdan denetlenmesi gerekir. Söz konusu demokrasilerde denetim iÅŸlevi muhalefet partileri tarafından yerine getirilir. Dolayısıyla demokrasilerde muhalefet partilerinin de önemli bir rolü vardır. Biz muhtarlar siyasi bir parti çatısı altında seçilmediÄŸimiz için her siyasi görüÅŸe aynı yakınlık ve aynı olmalıyız. Elbette hükümetle iliÅŸkilerimiz doÄŸal olarak daha fazla olacaktır. Ancak muhalefet partileri de sorunlarımızın çözülmesinde çok önemli bir iÅŸlevi yürütür.
Sayın KılıçdaroÄŸlu’nun Ana Muhalefet Partisi Genel BaÅŸkanı olarak sempozyuma katılarak partisinin görüÅŸ ve önerilerini muhtarlarla paylaması ve muhtarların sorunlarının çözümüne destek vermesi camiamız adına önemlidir. Sempozyumun yapıldığı yıllar muhtarlığın kapatılması, özlük haklarımız ve kanunlardan kaynaklı görev, yetki ve sorumluluklarımızın tartışıldığı yıllardır. Sayın KılıçdaroÄŸlu konuÅŸmasında; muhtarlığın bir tarihi geçmiÅŸi olduÄŸu, kapatılmasının aksine daha fazla yetki verilmesi gerektiÄŸini, belediye meclislerinde ve ihtisas komisyonlarına karar oyu kullanması gerektiÄŸini, özlük haklarının iyileÅŸtirilmesini ve sosyal güvenlik primlerinin devlet tarafından yatırılması gerektiÄŸine vurgu yapıyordu. Elbette bu konular biz muhtarlarında olmasını istediÄŸi konulardı. Dolayısıyla ana muhalefet partisinin muhtarların sorunlarına sahip çıkması, hükümetin parlamentoda muhtarlarla ilgili yapılacağı yasal düzenlemelere destekleyeceÄŸi anlamına geliyordu.
Nasıl muhtarlar demokrasinin vazgeçilmez unsurları iseler, siyasi partiler de demokrasinin vazgeçilmez unsurlardır. Muhtarlık müessesesi yerel yönetimlerin en alt birimi olduÄŸuna göre, siyaset kurumu ile iç içe çalışmak durumundadır. Dolayısıyla her siyasi partinin bir yerel yönetim organı mevcuttur. Muhtarlar da yerel yönetici olduÄŸuna göre, yasal olarak düzenlenmesini istedikleri sorunları bu kurum aracılığı ile parlamentoya iletirler. O nedenle sempozyumun ‘Siyasi Oturum’’ bölümünde mecliste grubu bulunan siyasi partilerin yerel yönetimlerden sorumlu genel baÅŸkan yardımcılarının muhtarlık müessesesi için görüÅŸ ve düÅŸüncelerini açıklamaları önem arz etmektedir.
Sempozyumun ‘Siyasi Oturum’ bölümünde ilk konuÅŸmayı Adalet ve Kalkınma Partisi adına katılan dönemin Yerel Yönetimlerden sorumlu Genel BaÅŸkan Yardımcısı Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdiyaparak, Konfederasyonun çalışmalarını, kanunlarda yapılması istenilen deÄŸiÅŸikliklerin hepsini İçiÅŸleri Bakanlığının, deÄŸerlendirmeye aldığını, çalışmaların belli bir noktaya getirildiÄŸini söylüyor ve sözlerine söyle devam ediyordu; ‘‘DeÄŸerli arkadaÅŸlarım, küresel rekabet artık ülkeler, medeniyetler arasında deÄŸil ÅŸehirlerimiz, kentlerimizi arasında olmaktadır. Bu yeni süreçte, yerel yönetimlerin önemi büyüktür. Artık sıradan bir yerel yönetim anlayışı yerine yaÅŸanabilir, yaÅŸam kalitesi yüksek ulusal ve uluslararası iliÅŸki kurma kapasitesi artan kentler oluÅŸturacak bir vizyona, insan merkezli ve hizmet odaklı bir anlayışa ihtiyacı vardır. Yollar, köprüler, altgeçitler, yeÅŸil alanlar, içtiÄŸimiz su ÅŸehrin temizliÄŸine kadar her ÅŸeyiyle daha modern olmalı, insanlarımıza daha güzel daha temiz daha yaÅŸanabilir bir kent sunmalıyız.
Yerel yönetimler, ülkelerin adeta bir geliÅŸmiÅŸlik aynasıdır. Yerel yönetimlerin geliÅŸmiÅŸ olduÄŸu ülkelerde, demokrasinin insan hak ve özgürlüklerinin de geliÅŸtiÄŸini görebilirsiniz. Çünkü, yerel yönetim hizmetlerinin temelinde insani deÄŸerler vardır. Demokratik deÄŸerler vardır. Çağımızda önemi ve iÅŸlevi giderek artan yerel yönetimlerin, önümüzdeki süreçlerde daha da belirleyici olacağı açıktır. Bizim Adalet ve Kalkınma Partisi olarak, siyaset felsefemizin temeli, ‘insanı yaÅŸat ki devlet de yaÅŸasın’ anlayışıdır. Bunun en temel özelliÄŸi, millete hizmet etmektir. Amacımız, geleceÄŸi gelecek nesilleri kazanmaktır. İşte bu amaçla Ak Parti olarak, iktidara geldiÄŸimiz günden itibaren yerel yönetimlerimizin güçlendirilmesi, daha aktif hale getirilmesi ve deÄŸiÅŸen dönüÅŸen ÅŸartlara göre yeniden organize edilmesi için çalışmaları baÅŸlattık.
Yerel yönetimler reformu çalışmaları kapsamında, BüyükÅŸehir Belediyeleri Kanunu, Belediye Kanunu İl Özel İdareler Kanunu, bunların gelirlerini düzenleyen kanunlar, Mahalli İdare Birlikleri Kanunu gibi temel kanunlar yeniden ele alınmıştır. Gerekli yerindelik ilkeleri ve âdem-i merkeziyetçilik anlayışı çerçevesinde bu yasalar revize edilmiÅŸtir. Kent konseylerinin kurulması, zorunlu hale getirilmiÅŸtir.
Cumhuriyet tarihinin en büyük projelerinden olan KÖYDES’le, köylerimizin alt yapıları oluÅŸturulmuÅŸ. Okullarımız yenilenmiÅŸ, yollarımız açılmış, suyu elektriÄŸi olmayan köyümüz kalmamıştır. Åžehirde ne varsa, köylerimizde o vardır ve olacaktır.
DeÄŸerli arkadaÅŸlarım, yerel yönetimler deyince aklınıza belediyeler, il özel idareleri ve köylerimiz gelmektedir. Türkiye’mizin 74.724.269’luk nüfusunun, 62.678.751’i belediye sınırları içerisin de yaÅŸamaktadır. 12.045.518’i ise, köylerde yaÅŸamaktadır. Türkiye nüfusunun %16.11’i halen köylerde yasamaktadır. Toplam köy sayımız ÅŸu an 34.283tür. Ayrıca, 46.925 köy bağımız vardır. 18.849 Mahallemiz var ve dolayısıyla 18.849 mahalle muhtarımız var demektir. Muhtarlarımızın köy ve mahalle muhtarlarıyla birlikte rakamı ortaya koyacak olursak: toplam muhtar sayısı 53.132’dir.
Biz, yerel yönetimleri parça parça olarak görmedik. Belediyelerle, il özel idareleriyle, köylerimizle deÄŸerlendirdik. Bir bütün olarak gördük. Siz deÄŸerli muhtarlarımızı, hiçbir zaman unutmadık ve ihmal etmedik. Sizlerin de yakından takip ettiÄŸi gibi, ülkemizde son 30 yıl içinde bütün siyasetçiler, bütün iktidarlar, koalisyon hükümetleri, yerel yönetimlerin güçlendirilmesinden bahsettiler. Ancak, ne yazık ki bu sözler, sözden öteye gidemedi. Adalet ve Kalkınma Partisi yerel yönetimlere verdiÄŸi deÄŸeri, açıkça göstermiÅŸ ve merkezi yönetimlere olan birçok imkân ve kaynakları, yerel yönetimlere ve yerel birimlere devretmiÅŸtir.
DeÄŸerli arkadaÅŸlarım, biz bir ÅŸehrin sorunları merkezden planlayıp çözme döneminin sona erdiÄŸine inanıyoruz. Bir ÅŸehrin yöneticileri, aydınları, basını, sivil toplum örgütleri, meslek kuruluÅŸları, o ÅŸehrin sorunları birebir yaÅŸayan insanlardır. Hükümetimizce, mahalli idareler reformu kapsamında yapılan yasal düzenlemelerde, il genel meclislerine muhtarlarımızın kendi aralarından seçtiÄŸi bir temsilciyle katılmasını saÄŸladık. İl özel idareleri giderleri arasında, köylere ve koy birliklerine yapılacak yardımlara yer verdik. Böylece, muhtarların bir köprü ya da yol için Ankara’ya ya da merkeze kadar gelmelerinin önünü kestik. Mahalle muhtarlarının, belediye hizmetlerinin mahallenin ihtiyaçlarına uygun olarak yürütülmesi için belediye ile iÅŸ birliÄŸi yapma imkânı saÄŸladık. Belediyeleri, muhtarların ihtiyaçlarını ve sorunları çözmesi için görevlendirdik. Bunlar, sizleri önemseyen sizlere deÄŸer veren bir iktidar tarafından yapılmıştır. Åžimdi, önümüzde Köy Kanunu’nun yenilenmesi var. Muhtarlarımızın talep ettiÄŸi sorunları da bu Kanun içerisinde elbette gidereceÄŸiz. Bu konuda, İçiÅŸleri Bakanı sayın İdris Naim Åžahin’in, çok titiz ve hassas davrandığını biliyoruz. Kendisiyle bu konuda yakın çalışıyoruz. Bu konuda, deÄŸerli konfederasyon baÅŸkanımızın taleplerin de dikkate alarak çalışıyoruz. İnÅŸallah önümüzdeki süreçte, Köy Kanunu’nda ki ondan önce Büyük Åžehir Belediyeleri Kanunu Ekim ayı içerisinde çıkması gerekiyor. Buna dayalı düzenlemeler sonucu ortaya çıkacak duruma göre, elbette Köy Kanunu ve bununla beraber Köy Muhtarlarımızın, Mahalle Muhtarlarımızın, tüm muhtarlarımızın hem özlük haklarını iyileÅŸtirici hem imkânlarını arttırıcı iÅŸlevini kolaylaÅŸtıracak bir düzenleme de çıkacaktır, bunu da burada ifade ediyoruz.
DeÄŸerli dostlar, sizlerle her zaman bir araya gelerek sorunlarınızı dinledik. Konfederasyon baÅŸkanımız biliyoruz. DiÄŸer dernek ve yöneticileri de biliyoruz. Kapımız arkasına kadar acık. Hem parti olarak acık hem İçiÅŸleri Bakanlığı olarak acık. Gerek partimizde toplantılar yapmıştık. Gerekse siz kendi içerisinde deÄŸiÅŸik platformlarda toplantılarınızı gerçekleÅŸtiriyorsunuz. Bugünkü toplantı, oldukça önem arz etmektedir. Bu noktada, deÄŸerli kardeÅŸlerim beklentilerimizi ve görüÅŸlerinizi bugüne kadar aldık ve bugün bir rapor halinde, inanıyorum ki, deÄŸerli konfederasyon baÅŸkanımız adaşım, bu platformun bilgileri raporunu hem ÅŸahsıma hem partimize hem İçiÅŸleri Bakanlığımıza sunacak. Bu çalışmalarda, bu raporumuz oldukça yararlı olacak, faydalı olacak ve görüÅŸlerini bu çalışmalarda elbette deÄŸerlendirecek ve arzu ettiÄŸiniz noktaya, inÅŸallah bu sorun çözülerek gelmiÅŸ olacağız.
DeÄŸerli kardeÅŸlerim, tabi ki zaman zaman yaptığınız toplantılara da geldik. ÖrneÄŸin, kapıda giriÅŸte tanıştırdılar Ege bölgesinden bir muhtar arkadaşımız, burada temsilci olarak, yönetici olarak; orada da İzmir genelindeki köy ve mahalle muhtarlarının tümünün katıldığı yaklaşık 1300 muhtar arkadaşımızın toplantısını gerçekleÅŸtirdik. Muhtar arkadaÅŸlarımızı bir araya getirirken veya bir araya gelmiÅŸ muhtar arkadaÅŸlarımız varsa, onlar arasında hiçbir zaman siyasi etiketlerinden düÅŸüncelerinden zihinlerinden ayırt etmedik. Muhtar, muhtardır. Köyün ve mahallenin yöneticisidir. DüÅŸüncesi ne olursa olsun, insana hizmet eden, mahalline hizmet eden en deÄŸerli bir insandır.
Özellikle köy muhtarı arkadaÅŸlarım, sizin çalışmalarınızı çıkarılacak köy kanunu içerisinde yapılmasını istediÄŸi deÄŸiÅŸiklilerinin hepsini İçiÅŸleri Bakanlığımız, deÄŸerlendirmeye aldı. Çalışmasını belli bir noktaya getirdi.
DeÄŸerli arkadaÅŸlarım, bildiÄŸiniz gibi halen yürürlükte olan Köy Kanunu, 18 Mart 1924 tarihlidir. O günün ÅŸartlarındaki Türkiye ile bugünkü geliÅŸmiÅŸ Türkiye arasında, çok fark vardır. Hem toplumumuz hem de ülkemiz esaslı deÄŸiÅŸime uÄŸramıştır. DeÄŸiÅŸimin ve dönüÅŸümün öncüsü bir parti olarak, kırsal alanlarımıza her türlü imkân ve hizmetlerin gitmesi adına, bu düzenlemeyi yapacağız. Yapmayı düÅŸündüÄŸümüz düzenleme ile köylere yeni gelir kaynakları saÄŸlanacak; köylerimizin ihtiyaçları için genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilecek; köy ve mahalle muhtarlarının sosyal güvenlik primlerini, il özel idaresi tarafından doÄŸrudan sosyal güvenlik kurumuna yatırılması saÄŸlanacaktır. Köy ve mahalle muhtarlarının ödeneklerinin özlük haklarının iyileÅŸtirilmesi, yetkilerinin ve buna baÄŸlı olarak sorumluluklarının arttırılması düÅŸünülmektedir. Köylerde imar yetki ve usullerini netleÅŸtirerek daha düzenli ve depreme dayanıklı bir yapılaÅŸma, saÄŸlıklı bir yapılaÅŸma saÄŸlanacaktır.
DeÄŸerli arkadaÅŸlarım, kent yönetim sisteminin temelinde hizmetler de yetkinlik ve demokratik katılımın ve sorumluluk ilkelerinin saÄŸlaması vardır. Bunu saÄŸlamakta, bizim görevimizdir. Hükümetimiz bu bilinçle hareket etmektedir. Muhtarlıklar, bizim örfi idaremiz acısından çok önemli bir iÅŸleve ve tarihi bir geçmiÅŸe sahiptir. Bunlar da her zaman mahalle ve köy sakinlerinin sözcülüÄŸünü yapmışı; zaman zaman danışılan görüÅŸ alınan ve devletin temsilcisi konumunda olmuÅŸlardır.
Mahallerimiz, demokratik toplumların temel yerel forumu olma özelliÄŸini korumaktadır. İnanıyoruz ki yaÅŸanabilir kentler, ancak yaÅŸanabilir mahallelerden geçmektedir. Ayrıca, muhtarlıklar, merkezi idareyi temsil eden kurumlar arasında siyasal barışın saÄŸlandığı tek kurumudur. Onun için, mahallede yaÅŸayanlar, siyasi görüÅŸleri ne olursa olsun muhtara, muhtarlıklara rahatlıkla gidebilmektedir.
Muhtar, seçilmiÅŸ kiÅŸi demektir. Seçkin insan demektir. Osmanlı’dan beri var olagelen muhtarlarımızın hem özlük haklarının hem de sosyal ekonomik durumlarını iyileÅŸtirmek için çalışmalarımız, İçiÅŸleri Bakanlığımız tarafından sürdürülmektedir. Toplumsal yapımızın temel taÅŸlarından olan, toplumumuzun adeta çimentosu gibi olan bir kurumun kamuoyunda bazı çevrelerinin kasıtlı olarak dillendirildiÄŸi gibi muhtarlığın kaldırılması ya da muhtarlıkların kaldırılması, asla ve asla mümkün deÄŸildir. Zihnimizde de yoktur. Çıkarılacak olan büyükÅŸehir kanununda da köylerimiz ve beldelerimiz mahalleye dönüÅŸtürülecek. Muhtarlarımızın imkânları artacak, sayısı artacak.
1933 yılında bir defa kapatılan mahalle muhtarlığın kaldırılması, tekrar ediyorum söz konusu deÄŸildir. Türkiye’de, biz biliyoruz ki muhtarlar, demokrasimizin kılcal damarlarıdır. Mahalle ve köy halkına ait amme hizmetlerini, ifa eden tek kiÅŸidir. Köydeki mahalledeki yoksulumuzun envanterini tutan tek kiÅŸidir. Muhtarlar, kuruluÅŸ yasasının dışındadır. Birçok toplumsal görevi ve sorumluluÄŸu üstünde taşıyan kiÅŸilerdir.
Anadolu’nun bir yerinden bir baÅŸka yerine geçen insanların iletiÅŸime geçebildiÄŸi, halinin arz edebildiÄŸi yegâne kurum, muhtarlıklarımızdır. Mahalle sakinlerinin haklarını koruyan, yine muhtarlarımızdır. Birçok AB ülkesi, yerel yönetimlerini ve toplumsal düzenlemelerini yapılandırırken, Türkiye’deki muhtarlık sistemini örnek almaktadırlar.
DeÄŸerli arkadaÅŸlarım, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak bugüne kadar attığımız her adımı milletimize danışmış, milletimizle beraber hareket etmiÅŸ bir partiyiz. Bununla da gurur duyuyoruz. Çıkarılan tüm yasalar, atılan bütün adımlar sosyal paylaşımlarımızla, sosyal ortak olarak gördüÄŸümüz sivil toplum örgütleriyle de yapılan istiÅŸareler sonucu gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir.
Sözlerimin başında da ifade ettiÄŸim gibi, biz sizleri hiçbir zaman yok saymadık. Görmezden gelmedik: Unutmadan, yapılacak yeni düzenlemelerle de sizlerin görüÅŸlerinizi ve taleplerinizi elbette deÄŸerlendireceÄŸiz. Gücünü ve desteÄŸini milletten alan bir parti olarak, devlet adına millet önünde siyaset yapan deÄŸil, aksine millet adına devlet önünde siyaset yapan bir parti olarak, toplumsal deÄŸerlerimizi korumaya, bu deÄŸerlerimizden biri olan muhtarlığımızın sorunlarına duyarlı olmaya devam edeceÄŸiz.’’
Sayın Tanrıverdi, köy kanunu hakkında çalışmalar yapıldığını, ancak önce büyükÅŸehir yasasının çıkacağını, çıkan bu büyükÅŸehir yasası içinde köyleri mahalleye dönüÅŸtürüleceÄŸini, muhtarlıkların kapatılmasının söz konusu olamadığı, muhtarların özlük haklarını iyileÅŸtirilmesi ve sosyal güvenlik primlerinin devlet tarafından karşılanması için çalışmaların devam ettiÄŸini ve birçok Avrupa BirliÄŸi ülkesinin yerel yönetim birimleri toplumsal düzenlemelerini yapılandırırken, Türkiye’deki muhtarlık sistemini örnek aldığını belirttiÄŸi konuÅŸmasında, yaÅŸanabilir kentlerin yaÅŸanabilir mahallelerden oluÅŸtuÄŸuna vurgu yapıyordu.
Sempozyumun ’Siyasi oturum’ bölümünün ikinci konuÅŸmacısı Cumhuriyet Halk Partisi adına söz alan dönemin Yerel Yönetimlerden sorumlu Genel BaÅŸkan Yardımcısı Ankara Milletvekili Gökhan Günaydın, Türkiye’de artık muhtarlığın sadece mühür basan durumdan kurtarılıp, muhtarın mahallede hangi hizmetlerin ne kadar yapılması gerektiÄŸi konusunda bilgisi olduÄŸunu ve bu bilgilerin de kanunlara yazılması gerektiÄŸini söylüyor, konuÅŸmasına ÅŸunları söylüyordu; ‘’Konfederasyonunuzun özenli bir program hazırlama çabasının tanığıyım. Yıllarca bu iÅŸleri yapmaya çabalamış bir arkadaşınız olarak, bu iÅŸlerin oldukça zor olduÄŸunu biliyorum.
2009 Mart seçimlerinde muhtarlarımızı da seçtik. Rakamları söyleyeyim. Türkiye genelinde 52.885 muhtar kardeÅŸimizi seçtik. Muhtar heyetine de 210.700 kardeÅŸimiz seçilmiÅŸ. Dolayısı ile seçilmiÅŸ muhtarları, ihtiyar heyeti asıl ve yedek üyelerini sayarsak, muhtarlık kurumu 479 bin kiÅŸilik bir seçilmiÅŸler gurubunun ortaya koyduÄŸu büyük bir güçtür. 500 bin seçilmiÅŸi vardır, muhtarlık müessesesinin. Bu, muhtarların % 65 köy muhtarlarıdır.
Biz, bu muhtarlara nasıl bakıyoruz. EÄŸer muhtarlara ÅŸöyle bakıyorsak, merkezi hükümetin uç birimidir. Görevleri de mühür basıp vatandaÅŸa vermektir. EÄŸer muhtarlığa böyle bakıyorsanız deseniz ki artık İçiÅŸleri Bakanlığımızın MERNİS projesi var. E-devlet uygulamaları da devreye giriyor. Ne gerek var. Muhtar belge çıkartacak, mühür basacak, bunu söyleyen oldu mu, olmadı mı arkadaÅŸlar. Ben size ilgili gazete kupürlerini getireyim. Nisan 2012 gazetelerine bakarsak, iktidar partisinin mahalle muhtarlarının iÅŸlevinin kalmadığı, kaldırılacağını görebilirsiniz. Muhtar aslında nedir? Muhtar eÄŸer bu memlekette yerel demokrasi varsa onun en önemli halkasıdır. Türkiye’deki gerçek anlamdaki tek seçimde muhtarlık seçimleridir.
Seçen arkadaÅŸ kiÅŸiliÄŸini bilir; yapacaklarını yapamayacaklarınızı kapasitenizi bilir; siyasi ariyetlerinizi bilir ve vatandaÅŸ ona göre oy kullanır. Dolasıyla, temsili demokrasi dediÄŸimizin en iyi uygulama dediÄŸimiz ÅŸekli eski Roma’da da böyle uygulanırmış. Åžekli muhtarlık seçimlerde ortaya çıkar. Kademeyi yavaÅŸ yavaÅŸ yükseltelim. Belde ve ilçe belediye baÅŸkanlığı yine vatandaÅŸ tanır ama ulaÅŸması daha güçleÅŸir yavaÅŸ yavaÅŸ. İl belediye baÅŸkanlığı büyük ÅŸehir belediye baÅŸkanlığı belki hayatında görmemiÅŸtir. Ben bir milletvekiliyim kendi durumunda ÅŸöyleyim. Ankara’da 125.000 kiÅŸi oy verir. EÄŸer 125.000 kiÅŸinin oyunu alırsanız ortalama bir milletvekili seçilebilirsiniz. Ama o 125.000 kiÅŸiden muhtemelen yarısı sizi hiç görmemiÅŸtir. Siyasi ariyetler üzerinden oy kullanırlar. Dolayısıyla, ÅŸunu kabul edelim bunu karşımda muhtarlar olduÄŸu için söylemiyorum, ben bir siyaset bilimciyim ve bunun altını çizerek söylüyorum. Türkiye’de tek gerçek seçim, muhtarlık seçimlerinde ortaya çıkmaktadır.
Åžimdi, o halde yurttaşın doÄŸumdan ölüme olarak tanınmasıyla seçilmiÅŸ olan muhtarın mahalledeki iÅŸlevini kâğıt parçalarına mühür basmaktan ibaret görmek, aslında muhtarlık için yapılabilecek en yanlış tanımlamadır. O muhtar, o mahallenin her türlü iÅŸ ve iÅŸleminde söz ve karar sahibi olmak zorundadır. Nerede yol yapılacaktır? Nerede park yapılacaktır? nerede kreÅŸe ihtiyaç vardır? Nerede yoksullar vardır? Nerede yanında bulunması gereken ezik bir insan ya da aile içi ÅŸiddet gören bir kadın vardır? Bunların tamamını sorumlusu muhtardır ve bununla ilgili olarak yapılması gerekenlerde, ilk sözünün duyulması ve dinlenilmesi gereken siyasi aktör yine muhtardır.
Muhtarlar belediye meclislerinde oy sahibi olmak durumdadırlar. Bütün samimiyetimle söylüyorum. Belediye toplantıları herkese açıktır. Belediye meclislerinde söz ve karar sahibi olacaklar ve hatta kendi mahaller ile ilgili iÅŸlerde veto hakları olmalıdır. Çünkü, muhtar keyfine göre o kararı o veto hakkını kullanamaz. Hesabını kim sorar? Mahalleli sorar. Dolayısıyla, kendi inisiyatifi dışında halkın iradesi göre belediye meclisini etkileyebilecek tek siyasi aktör muhtardır ve o halde muhtarlar, belediye meclislerinin veto hakkına sahip oy sahibi üyeleridir; olmak zorundadırlar.
Åžimdi ben bugünkü durumu, izninizle sizlerle paylaÅŸayım. EÄŸer eksiÄŸim varsa tamamlayın fazlamın olacağını tahmin etmiyorum. Bugün muhtar, belediye baÅŸkanını gider, kaymakama gider, valiye gider, milletvekiline gider ve gelir geçer yuvarlak laflarla uÄŸurlanır. Çünkü, bir yaptırım gücü yoktur. Ancak, seçim zamanlarında farklı birtakım muameleler söz konusu olabilir. Bir baÅŸka ÅŸey daha sorsam arkadaÅŸlar, bakın ben 20 yıldır Türkiye’yi karış karış gezen kardeÅŸinizim; Ankara milletvekiliyim ama seçildiÄŸim günden bu yana çalışmamın bir kısmını Ankara’ya hasreden ve görev tanımım gereÄŸi daha çok Ankara’da dışında olan bir kardeÅŸinizim. Soran olursa yerini söylerim, size bir ilçenin köyünün yolunun parke tasıyla camisinin parke taşıyla yapılması gerekiyor. Vali, kaymakam, il özel idaresi kaynaklığından oraya yetecek parke taşının yarısını döküyorlar. Diyorlar ki, sevgili muhtar sandığa bakacağız. EÄŸer sandıktan arzu ettiÄŸimiz oy çıkarsa, bu parke taşının diÄŸer yarısı da gelecek ve tüm mahalleniz çamurdan kurtulacak; güzel bir parke taşıyla döÅŸenecek ama olmazsa bu parke taşına ihtiyacı olan baÅŸka köylerimiz var. Bu Türkiye’de yapılıyor mu? Yapılmıyor mu? ArkadaÅŸlar, yapılmıyor deniyorsa eÄŸer, çok memnun olurum ama benim onlarca yüzlerce böyle sayabileceÄŸim örnekler var. Ben soruyorum ÅŸimdi, mahalle muhtarı üzerinden vatandaşın siyasi iradesine ipotek koymanın bir demokrasi bilinciyle uzaktan yakından bir alakası var mıdır? Yoktur. Bunları açıkça konuÅŸmak zorundayız arkadaÅŸlar. Bana yalnız kaldığımız zaman bu durumu samimiyetle anlatan çok muhtar arkadaşım vardır.
Her siyasal partide muhtar, gece gündüz telefonunu kaldırır derdini anlatır. SöyleyeceÄŸi bir ÅŸey varsa söyler. Her siyasal partiden muhtar yalnız kaldığımız zamanlarda bize bunu söylemiÅŸtir ve bu il özel idareleri üzerinden yapılan siyaset üzerinden yapılan baskı gerçekten Türkiye’nin demokrasi deneyimi karsısında kelimenin tek anlamıyla ayıp bir durumu ortaya koymaktadır.
“Köy Kanunu deÄŸiÅŸtireceÄŸiz diyorsunuz” niye deÄŸiÅŸtiremediniz. DoÄŸru dürüst bir Köy Kanunu deÄŸiÅŸikliÄŸi getirdiniz de biz size destek mi olmadık! Muhtarların sosyal güvenlik primlerini muhtarların kendisi ödüyor. Bütün muhtar dernekleri, konfederasyonları ısrarla söylüyorlar. Bizden baÅŸka herhangi bir kiÅŸi var mıdır ki hem kamu görevlisi olarak tanımlansın hem de sosyal güvenlik primini kendisi ödesin.
ArkadaÅŸlar, size her seçimden önce söz vermediler mi? Allah’ınızı severseniz, ya her seçimden önce size söz vermediler mi? Yine Türkiye seçim dönemine girdi bir kere daha söz vermiyorlar mı? İki tane şık var. Ya inanacağız alkışlayacağız ya da diyeceÄŸiniz ki sayın Bakan saygımız sonsuz ama bir deyin bakalım bunu daha evvel neden yapmadınız.
DeÄŸerli arkadaÅŸlarım, muhtarın büroları muhtarların araç gereci muhtarların yanlarında çalıştırdığı insanların maaÅŸları, bu sorunlar Dünyanın 16.büyük ekonomisi arasına girmiÅŸ Türkiye’de çözülemeyecek sorunlar mıdır, sizce? Muhtarları belediyelerle iliÅŸkilendirirseniz, bunları belediyenin görevi arasında saysanız, ilgili ödemeyi de saysanız, böyle bir düzenleme yapsanız, bugün bunu soranları arasında sayar mıydık, saymaz mıydık? Belediyenin yetkisi ve gücü karşısında bir muhtar binasının, bir muhtar araç gerecinin ne gibi bir önemi olabilir? Bunu çözmüyorsunuz. Sebep ne? Aklınızda nergis falan var ne gerek var kardeÅŸim diye bakıyorsunuz, bir baÅŸka birime gerek yok. Ölçüyü küçültmeyip ölçüyü büyütelim diyorsunuz.
Bakın arkadaÅŸlar, büyükÅŸehir belediye yasası geliyor konuÅŸacağınız mecliste arkadaÅŸlarla. Sadece muhtarlıkları kapatmıyorlar, 1.022 belde belediyesini kapatıyorlar. Türkiye’de toplam 3.000 belediye var. 30 tane ÅŸehri, büyükÅŸehir ilan ediyorlar ve 20 ÅŸehrin tamamında bir tane belde belediye baÅŸkanlığı kalmayacak, tasarı bunu soyluyor. Artı, diÄŸer tüm illerde de nüfusu 2.000’in altında belde belediyesi kalmayacak.
ArkadaÅŸlar, ben Ankara’da milletvekiliyim buradan karar veriyorum. Belde belediyesi kapansın kapanmasın. Orada birileri yaşıyor mu? Yasıyor mu arkadaÅŸlar? Sivas’ta, Ordu’da, Yozgat’ta, MuÄŸla’da, İzmir’de, Kars’ta belde belediyeleri kapatılacak. Halk yasıyor mu yasamıyor mu? Peki onların iradesinin bir önemi var mı yok mu? Biz buradan karar veririz kapatırız açarız böyle midir iÅŸ. Biz ne diyoruz, bu 1.022 belde belediyesinde sandık kur. VatandaÅŸta gelsin oyunu kullansın. İki tane seçenek olsun. Biri bu, belde belediyesi hiçbir iÅŸime yaramıyor kapatılsın gitsin. SeçeneÄŸin birisi, bu. İkinci seçenekte, bu belediye benim iÅŸime yarıyor, bu belediye açık kalsın. Hani halkın iradesini esas alıyorduk. Oylama kötü mü olur arkadaÅŸlar, niye yapmıyoruz bunları.
EÄŸer biz irademizi baÅŸkalarına teslim edersek. Onlar masa başında istediklerini yaparlar ve bu bize yararlı bir iÅŸ olmaz. Benim hayatımı beldedeki adamın hayatını beldede yaÅŸayandan baÅŸka kimse bilmez. Bir örnek veriyim: Ankara’dan gelen muhtarlarımız var. Åžurada kuÅŸ uçumu giderseniz. Ayacı Sinanlı beldesine varırsınız. 2009’da belde belediyesi kapatıldı. Belde belediyesi kapatıldıktan sonra emlak vergisi çok yüksek verilmeye baÅŸlandı. Eskiden suya para vermezdim, ÅŸimdi çok yüksek su parası vermeye baÅŸladım ve bir tane belediye hizmeti de alamıyorum. Belediyem kapandığı günden bu yana da hızla nüfus kaybediyorum ve ben bir mahalleye dönüÅŸtüm, bundan memnun deÄŸilim. Bunu söyleyen Sinanlı Beldesinin halkı siyasal partiyle uzaktan yakından bir ilgisi alakası yok. VatandaÅŸ bunu söylüyor. EÄŸer masa başında belde belediyesi kapatılırken bir ÅŸey demezseniz, bir gün gelir muhtarlıkları da kapatırlar. Mesele bu kadar basittir.
Bize ait olan ÅŸeylere, biz sahip çıkabiliyor muyuz? Sevgili kardeÅŸlerim söyleyebileceÄŸimiz çok ÅŸey var. Özetle söylemek gerekirse, biz muhtarlığı devletin uç birimi olarak görmedik görmüyoruz, biz muhtarlığı yerel yönetimlerin seçilmiÅŸ en güçlü organı olarak görüyoruz. Muhtarın mahallesindeki bütün konularda söz, yetki ve taraf sahibi olmasını istiyoruz. Belediye meclislerinin, il genel meclislerinin veto hakkına sahip yetkili olmasını, oy hakkına sahip olmasını istiyoruz ve bu kadar yetki ve görevle donatılmış olan muhtarında bu göreve yetkisini yerine getirebilmesi için özlük haklarının iyileÅŸtirilmesi, çalışma mekânlarının, belediyelerin görevi olarak uygulanması ve muhtarların sorunlarla deÄŸil, imkanlarla çalışmaya baÅŸlaması ve bir demokrasi ÅŸöleninin en önemli aktörü olmasını söylüyoruz.
Bizim siyaset anlayışımız, beraber karar alma ve beraber yönetme üzerine uygulanmaktadır. Ben bu düÅŸüncelerle, bir kez daha Türkiye Konfederasyon BaÅŸkanımızla, Yönetim Kurulu üyelerimize böylesine samimi bir ortamda, bize, birlikte konuÅŸabilme fırsatı tanıdıkları için size teÅŸekkür ediyorum ve tüm muhtar kardeÅŸlerime saygılarımı sunuyorum.’’
Sayın Günaydın konuÅŸmasında, belediye meclislerinde muhtarların oy haklarının ve mahalleyle ilgili konularda veto yetkisinin olması gerektiÄŸini, muhtarlık büro giderlerinin belediyelerce karşılanabileceÄŸinin altını çizerek, muhtarları yerel yönetimlerin seçilmiÅŸ en güçlü organı olarak gördüklerini dile getiriyordu. Belediye kanunun 9 ncu maddesinin son fıkrasında ‘’ Belediye, mahallenin ve muhtarlığın ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunlarının çözümü için bütçe imkânları ölçüsünde gerekli ayni yardım ve desteÄŸi saÄŸlar’’ ifadesi kullanılır. Aslında bu ifade muhtarların büro giderlerinin karşılanması için yazılmış bir ifadedir. Bu fıkrada bazı belediyelerin muhtarlık bürolarına destek verdiÄŸi, bazı belediyelerin ise destek vermediÄŸi görülmektedir. DiÄŸer tarafta, kanunun 24 ncü maddesinde ‘’ mahalle muhtarları oy hakkı olmaksızın kendi görev ve faaliyet alanlarına giren konuların görüÅŸüldüÄŸü ihtisas komisyonuna toplantılarına katılabilir ve görüÅŸ bildirebilir’’ ifadesi kullanılır. Ancak ihtisas komisyon toplantılarına katılan muhtarların fıkrada belirtildiÄŸi gibi oy hakları yoktur. Katılımcı demokrasilerde mahalle halkını temsil eden muhtarın bu komisyonda oy hakkı olması aslında bir hak deÄŸil gereklilik olmalıdır.
Sempozyumun ‘Siyasi Oturum’ bölümünde son konuÅŸmayı, Milliyetçi Hareket Partisi adına dönemin Yerel Yönetimlerden sorumlu baÅŸkan yardımcısı Isparta Milletvekili Nevzat Korkmazyaptı. Korkmaz konuÅŸmasında, eÄŸer büyükÅŸehir belediyesiyle ilgili bir mevzuat deÄŸiÅŸikliÄŸi yapılıyorsa, 17.000 köyün tüzel kiÅŸiliÄŸinin kaldırılacağı anlamına geldiÄŸini, böyle bir yasal düzenlemenin de taÅŸradaki mülki idarenin gücünün azaltacağını belirtiyor, muhtarların, vali ve kaymakamların minyatürleri olduÄŸunu, bu yüzden de oldukça önemli olduklarını ifade ediyor ve ÅŸöyle devam ediyordu; ‘’Ben siyasete kaymakamlıktan gelmiÅŸ bir kardeÅŸinizim. Dolayısıyla, bizim meslek hayatımızda köy ve mahalle muhtarlarımızın çok önemi var. Bizlerin üstünde de çok büyük emekleri, hakları var. Bunları düÅŸünerek böyle bir platforma sizlerin sorunları dile getirmek, Milliyetçi Hareket Partisi’nin bu sorunlar karsısındaki duruÅŸunu özellikle sizlerle paylaÅŸmak istedim.
10 senedir hala mevzubahis olan köy ve mahalle muhtarlarımızın birtakım sorunlarının çözümü olduÄŸunda, hala yapacağız edeceÄŸiz, bize biraz zaman tanıyın, yani sayın Günaydın da bahsetti, çok kısa bir süre içerisinde büyükÅŸehir ya da bütün ÅŸehir denilen o yasa tasarısı geliyor. O yasa tasarısında kıymetli arkadaÅŸlar, 17.000 köy kaldırıyor; arkadaÅŸlar ve muhtarlıkları kaldırmıyoruz sözü siyasi bir manevradır. Köy tüzel kiÅŸiliÄŸini, muhtarlığı kaldırmıyor; ama köyü mahalleye çeviriyor tüzel kiÅŸilik ortadan kaldırılıyor. Yani, 1.022 belediye ortadan kaldırılıyor. Yani, biz Köy Kanunu hazırladık, son noktaya getiriyoruz gibi gerekçeler, doÄŸru gerekçeler deÄŸil. Yani, bu belediyeleri ya da köy tüzel kiÅŸiliÄŸi ortadan kaldırdığında ortaya çıkabilecek boÅŸluÄŸu doldurmak üzere, yeni bir köy kanunu hazırlamak ve bunu çıkarmak, daha öncelikli deÄŸil miydi arkadaÅŸlar. Yani, ortaya çıkacak bu boÅŸluk nasıl doldurulabilir. Bunun ne acelesi var, kıymetli arkadaÅŸlar.
16 tane büyükÅŸehirim yanına, 14 tane daha büyükÅŸehir geliyor. Nüfusu 750.000’nin üzerinde olan iller için. Ben ÅŸu ÅŸekilde yaklaşıyorum. Bu ilk İçiÅŸleri Komisyonuna geldiÄŸi zaman verilecek bir önergeyle, bu sayı 600’e, 500’e çekilebilir. Genel kurula verilecek bir önergeyle daha alt kesimlere çekilebilir. Biz bu yasayı son derece tehlikeli buluyoruz ve bu yasa ne kadar ÅŸirin göstermeye çalışırsanız çalışın, merkezi idarenin taÅŸradaki gücünü önce etkisizleÅŸtirmek ve merkezi idarenin taÅŸradaki gücünü, yani mülki idare amirlerini ortadan kaldırmaya yönelik bir eyalet yasasıdır. Yani, ülkede her gün neredeyse artık önceden birkaç diyorduk, ÅŸimdi rakamlar maalesef çok yükseldi. Bazen 10-15 ÅŸehit verdiÄŸimiz günler oluyor. Böyle bir terör ortamının yaÅŸandığı bir dönemde, ülkenin ulusal yapısının sorgulandığı, federasyon hatta bağımsızlık istenen bir ortamda, merkezi idarenin taÅŸra teÅŸkilatı olan vali ve kaymakların gücünü etkisizleÅŸtirmek, hangi amaca hizmet eder kıymetli arkadaÅŸlar. Konumuz bu deÄŸil tabi, ben biraz kaymakamlıktan da geldiÄŸim için taÅŸrada ki o hassasiyeti sizlerle paylaÅŸmak istedim. Bunun inÅŸallah meclisteki tartışmaları izleyeceksiniz ve bu kaygılarını sizlerle paylaÅŸacağız ve bu kanunla ilgili söyleyeceklerimi burada keserek esas meseleye gelmek istiyorum.
Muhtarlık, ülkemizdeki birçok müessese gibi Osmanlıdan bize kalmış bir miras ve bugünkü anlamıyla, 1944 tarihli çıkartılan yasayla köy ve mahalle muhtarları oluÅŸturulmuÅŸ. Neden bu muhtarlığa gerek görülmüÅŸ, halen gerekçesini bugün de taze. VatandaÅŸ ve devlet iÅŸlerinin yakınlaÅŸtırılması güçlendirilmesi ve merkezi idarenin bir parçası olarak yerinde yardımcılar oluÅŸturulması düÅŸünülerek, muhtarlıklar kurulmuÅŸ. Bugün itibariyle, yaklaşık rakamlar veriyorum. 34.000 köy, 19.000 mahalle muhtarı olmak üzere, 53.000 muhtarımız var. Bunun yanında, 10.000 civarı emekli köy muhtarı, 6.600’de emekli mahalle muhtarı bulunmakta. Muhtarlığını yapmış ama emekli olamamış bir sosyal güvenlik kuruluÅŸuyla itimattı bulunmayan arkadaÅŸlarımızı da düÅŸündüÄŸümüzde, iÅŸin içine ihtiyar heyetleri üyelerini de katarsak, gerçekten birkaç milyonu ilgilendiren bir hususu konuÅŸuyoruz. Bu büyük organizasyonda, böyle büyük bir konuyu gündeme getiren konfederasyonu ve katılımcıları bir kez daha kutluyorum.
Türk Kamu Yönetiminin yeniden yapılanması hizmetlerin ekonomik, verimli ve etkili bir ÅŸekilde yeniden tasarlanması, hep önemli konu olmuÅŸtur. Birçok öneri ve model ortaya konmuÅŸtur. Ancak, muhtarlarımızın sayın Günaydın’ın bahsetmiÅŸ olduÄŸu, biz devletin uzantısı deÄŸil, ama merkezi temsilcisi olarak görüyoruz sözüne, kendi zafiyetimden, küçük bir düzeltme yapmak durumundayım. Muhtarın iki yönü vardır. Hem merkezi idarenin ülkemizin en ücra köÅŸelerinde saÄŸlamak üzere, bir merkezi görevi vardır. Bir de köyündeki mahalledeki insanların hizmetlerini görmek gibi bir yerel yönü vardır.
Dolayısıyla, bu yönüyle de ülkede gerçekten bütün bir samimiyetimle söylüyorum, valiyle, kaymakamlığın bir minyatür ÅŸekildir, muhtarlık. Çünkü onlarda merkezi idarenin vermiÅŸ olduÄŸu görevleri yaparlar, hem de yerel görevler icra ederler. Yani, baÅŸkentteki siyasi ve meÅŸru otorite ne ise, Edirne’deki, Van’daki köydeki muhtarın otoritesi de aynıdır. Ben bir Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili arkadaşımızla konuÅŸtuÄŸumuzda, bu büyükÅŸehir yasası ile ilgili olarak sayın BaÅŸbakanı ÅŸu ÅŸekilde uyardık dedi. Tabi, Adalet ve Kalkınma Parti milletvekilleri içerisinde bütün milletvekillerinin düÅŸüncesinde aynı deÄŸil, onların içinde de bu geliÅŸmelerden kaygı duyan arkadaÅŸlarımız var. ‘’Sayın BaÅŸbakan sizin gücünüz, Van’ın bilmem hangi köyündeki muhtarın gücü kadardır. EÄŸer muhtar oraya gücünü ulaÅŸtırmıyorsa, sizin gücünüz kâğıt üzerinde kalır.’’ demiÅŸ.
Bu bakımdan, muhtarlarımızın içinde bulunduÄŸunu sıkıntıları önemsemek ve bu sıkıntıları siyaset üstü bir duruÅŸla çözmemiz gerekiyor. EÄŸer bu ülkenin yapısına, bütünlüÄŸüne, milletin birliÄŸine hizmet etmek istiyorsak, gerçekten herhangi bir siyasi görüÅŸle söylemiyorum. Öncelik olarak, çözmemiz gereken muhtarlarımızın sorunlarıdır. Muhtarlarımız bu kadar büyük sorumluluk altında, ancak 1924 tarihli Köy Kanununa baktığımız zaman yeterli yetkilerde donatılmadığını, bir kez daha görüyoruz. Bunu yıllardır söylüyoruz, kaymakamlar olarak; ama gelinen noktada bu çok daha belirgin hal aldı. Çünkü, Dünya küçüldü. Türkiye küçüldü, köydeki insanımız Ankara’da vatandaşımız hangi hizmetten nasipleniyor ise, aynı hizmetle nasiplenmek istiyor. Artık, merkezi otoritenin bu anlamda bir sıkışıklığı var. Bu sıkışıklığı gidermek için yeni bir köy kanunu yapmamız gerekiyor. Her ÅŸeyden önce, muhtarlarımızı yeni yetkilerle donatmamız gerekiyor. Bazen yetki vermekte yeterli deÄŸil. Yetkisi olur bazı muhtarların, imkânları olmaz.
Bugünkü muhtarlarımızın çektiÄŸi en önemli sıkıntılardan biri de bu. İmkânları yok. Nasıl hizmet götürüyorlar yerlerine, masanın bu tarafında oturmuÅŸ bir kardeÅŸiniz olarak söylüyorum. Hep yüz yüze iliÅŸkilerle. Yani, muhtarlarımız kaymakamla iyi geçinmek zorunda, valiyle iyi geçinmek zorunda; belediye baÅŸkanıyla iyi geçinmek zorunda, milletvekiliyle iyi geçinmek zorunda. İktidarın yerel yöneticileriyle, il baÅŸkanlarıyla iyi geçinmek zorunda. Yani, kötü geçinsin demiyoruz elbette iyi geçinmek durumu var, ama bunu niye mecburiyet olarak muhtarın önüne koyuyoruz.
Muhtar iktidardan, validen, kaymakamlardan farklı düÅŸünemez mi? Veya farklı düÅŸündüÄŸünde neden siyasi bir koz olarak önlerine koyuyoruz. Sayın Günaydın’ın bahsetmiÅŸ olduÄŸu o siyasal baskıdan ve siyasal ÅŸantajları, bizlerde seçim bölgemizde fazlasıyla gördük ve yaÅŸadık. Muhtarın Adalet ve Kalkınma Partili, Cumhuriyet Halk Partili, Milliyetçi Hareket Partili olmasıyla da alakası yok. Yani, burada önemli olan, muhtarın farklı düÅŸünemeyeceÄŸini kendisine dayatılmış olmasıdır. Bu nasıl bir demokrasi anlayışıdır? Yani, muhtarlar yetkilendirilmeli, imkân verilmeli, ondan sonra sorumluluklar kendisinden istenmeli. ÇaÄŸdaÅŸ yönetimlerde hatır, gönül, ahbap, çavuÅŸ iliÅŸkisi olmaz.
Köy ve mahalle muhtarlıkları sorunları üzerinde de bazı çözümler ortaya konulmalı ve bunun zamanı geldi geçiyor. Birçok sorunları var muhtarlarımızın. Yani, burası bir aÄŸlama duvarı deÄŸil ama bu sorunların bir kısmı kendisini ilgilendiriyor, bir kısmı kaliteli vatandaÅŸa hizmeti hızlı bir ÅŸekilde ulaÅŸmasını engelliyor. Bu bakımdan belki de bu sorunları dillendirmek bir o kadar önemli deÄŸil. Åžimdi biz bu sorunlarında kıymetli arkadaÅŸlar gerçekten Konfederasyon, federasyonlar, muhtar dernekleriyle görüÅŸerek onlarında tespit ettiÄŸi sorunları da bir gözden geçirerek, sizlerle paylaşıyoruz. Bu sorunları, sizler de tespit etmiÅŸsiniz. Biraz önce söyledim. Yetki sorumluluk ve imkân olanaksızlığı bir an önce giderilmeli. 1924 tarihli Köy Kanunu, bunlar tabi sizin anayasanız gayet iyi biliyorsunuz. Köylünün yapacağı iÅŸler mecburi iÅŸler, bir de ihtiyari iÅŸler diye ayrılmış. Mecburi iÅŸlere bakarsak eÄŸer 32 kalem, ihtiyari iÅŸlere bakıyorsunuz 37 kalem. Peki, bu görevleri sorumlulukları yerine getirmek üzere size sunulan imkânları nedir? Yok.
Artık, günümüzde uygulama imkânı kalmayan, savunma ve imece bir de öz gelirlerinden bahsetmiÅŸ. Yani, hangi köyümüzün istisnalar kaideyi bozmaz? Bu 69 kalemi hizmeti görmek üzere, yeterli gelir imkânları var. Yani, neden iller bankasından, belediyelere, il özel idarelerinden aktarılan fert başına, kiÅŸi başına para neden köylere aktarılmıyor? Orada yaÅŸayan insanlar hakları ve bu paranın kullanılması konusunda neden İnisiyatifleri görmezden geliniyor? Bu bakımdan bu yanlışlık bir an önce giderilmelidir.
Bir de hakikaten tirajı komik bir ÅŸey Köy Kanunu, incelediÄŸimiz zaman köy muhtarına harcama yetkisi vermiÅŸ. Harcama yetkisini ikiye ayırmış. DemiÅŸ ki: “Köylüye sorularak yapılması gereken harcamalar, köylüye sorulmadan yapılan harcamalar.” Zaten ne veriyorsun ne istiyorsun? Yani, eskimiÅŸ bu köy kanununun bir an önce yenilenmesi, mahalle muhtarlıklarının sıkıntılarını gidermek üzere ve onların yönetime katılmasına yetki vermek üzere yeni bir mahalle teÅŸkilat kanunu çıkarılması gerekiyor. Köy muhtarlarımızla, mahalle muhtarlarımızla görüÅŸtüÄŸünüz zaman herkes aynı dertten mustarip. Nerde sıkıntı var problem var, ‘’gel bakalım muhtar!’’ Nerde nimetlerin paylaşılması onların görüÅŸlerinin alınması konusu var, ‘’muhtarda kimmiÅŸ?’’
Yani, ben biliyorum tabi arkadaÅŸlarımızda ÅŸahit bunlara, bir köye gittiÄŸiniz zaman kaymakam bir kamu görevlisi olarak Türk misafirperverliÄŸinin gereÄŸi olarak, cebinde harçlığı yok muhtarın, kaymakamı kamu görevlisini ağırlamakla karşı karşıya. Yani, o yüzden onlarında tabi gönlünü kırmamak kaydıyla ben hiçbir köye misafir olmamaya çalıştım. Sıkıntılarını biliyorum. Bir muhtarı neden bu kadar aciz duruma düÅŸürüyoruz. 429,58 kuruÅŸ muhtar maaşıdır. BAÄž-KUR’a sordum. Dedim ki; ‘’muhtarlarımızın ödemiÅŸ olduÄŸu en az BAÄž-KUR ödemesi nedir?’’ 320 lira olduÄŸunu söylediler.
Muhtarlık binasındaki o elektronik donanım, bilgisayarı interneti falan düÅŸündüÄŸünüzde asgari konuÅŸuyorum, 50 lira. Peki, bu muhtarımız su elektrik ihtiyaçlarını ne ile karşılayacak. Ya bu iÅŸi adam gibi yapalım, yani yapacağız edeceÄŸiz geçin bunları yahut ta çıkın özür dileyin. Biz 10 senedir bu iÅŸi beceremedik kardeÅŸim ya da bizim gündemimizde yok deyin. Hiç olmazsa o arkadaÅŸlarımızda kendi yollarını belirlesinler. Tekrar bu toplantıyı organize ettikleri için öncelikle konfederasyon baÅŸkanımıza ve katılımlarınızdan dolayı sizlere çok teÅŸekkür ediyorum ve saygılar sunuyorum.’’
Eski bir kaymakam olan Sayın Korkmaz, muhtarların sorunlarını daha doÄŸaçlama anlatıyor, muhtarlar yüz yüze iliÅŸkilerle sorunlarını gidermeye çalıştığını belirtiyordu. Yani, muhtarlarımız kaymakamla iyi geçinmek zorunda, valiyle iyi geçinmek zorunda; belediye baÅŸkanıyla iyi geçinmek zorunda, diyor ve ekliyor, çaÄŸdaÅŸ yönetimlerde hatır, gönül, ahbap, çavuÅŸ iliÅŸkisi olmaması gerektiÄŸine vurgu yapıyordu. Köy kanunundaki muhtarın göreceÄŸi mecburi iÅŸlerin 32 kalem, ihtiyari iÅŸlere ise 37 kalem olduÄŸunu belirterek, ‘peki bu görevleri sorumlulukları yerine getirmek üzere size sunulan imkânları nedir?’ sorusuna, ‘yok’ cevabını veriyordu. Buradan hareketle; hatır, gönül iliÅŸkisi üzerinden köye veya mahalleye hizmet alabilmek günü kurtarmaktan öte geçmeyecektir. O halde yeni yetki paylaşımını esas alan, diÄŸer yerel yönetimin sınırlarına girmeden yeni köy kanununa ve mahalle kanununa ihtiyaç olduÄŸu görülmektedir.
Sempozyumlar, daha çok bilimsel toplantılardır. Amaç, konuyu tartışmak deÄŸil, ilgili konuÅŸmacıların konuyu olumlu veya olumsuz yönleriyle ortaya koymaları ve soruna çözüm aramalarıdır. Bu açıdan bakıldığında, muhtarın Anayasa’daki yeri nedir ve ne olmalıdır? Ya da nasıl bir kanun düzenlemesi yapılırsa, muhtarlık müessesesi geleceÄŸe daha iyi taşınır? Yaptığımız tüm çalışmalarda akademik görüÅŸler sorunlarımızın çözümünde bizlere yön göstermiÅŸtir. Sempozyumun bu ‘Bilimsel’ oturum bölümünde akademisyenlerin bakış açılarından, deÄŸerli fikir, düÅŸünce ve görüÅŸlerine bir bakalım.
‘’Bilimsel’’ oturumunda, oturum baÅŸkanlığını ve açılış konuÅŸmasını Kırıkkale Üniversitesi ÖÄŸretim Üyesi Prof. Dr. Ali Akyıldızyapıyor ve ÅŸu ifadelerde bulunuyordu; Akyıldız oturum açılış konuÅŸmasında, ‘‘Türkiye idaresinin merkezden yönetim ve yerinden yönetim ilkesine dayandığını belirten Anayasamızın 123.maddesi, aslında bu ilkesiyle yerinden yönetim kuruluÅŸlarının tamamını içine almaktadır. Tabi bu çok açık bir belirleme deÄŸildir. Muhtarlarımızın statüsünü, mahalle statüsünün, köy statüsünün, hatta hukuksal sorunlarının bulunduÄŸu özellikle mahalle statüsünde çok büyük bir belirsizlik bulunduÄŸu malumlarınız.
Ancak, bu muhtarlık müessesesi dolayısıyla köy veya mahalle yönetimi bizim hukukumuzda, Osmanlı’dan beri süre gelen müesseseleÅŸmiÅŸ bir birimdir. Dolayısıyla, bu birimin deÄŸiÅŸen ÅŸartlar içerisinde fonksiyonlarının güncellenerekten devam ettirilmesi ve bu müesseseden çaÄŸdaÅŸ demokratik bir Türkiye yapılandırılmasında gereÄŸiyle istifade edilmesi lazım. Bu yapılabilmiÅŸ midir? Maalesef yapılamadı ÅŸimdiye kadar. Peki, ufukta böyle bir ÅŸey gözükmekte midir? Bu konunun çok tartışmalı olduÄŸunu biraz önceki oturumda da izledik, ama bu gerçekten yerinden yönetim ilkesinin ilk basamağı olan bu kurumların, bizim için bir ÅŸans olduÄŸu tarihten beri bir birikim elde ettiÄŸimizi ve bunun güncellenerekten devam etmesi sonucunda bir avantaja dönüÅŸtüreceÄŸimizi biliyoruz.
Türkiye’miz açısından bu kurumdan bu muhtarlık kurumundan istifade etmemiz gerekiyor. Aksi takdirde yerel yönetim dediÄŸimiz kuruluÅŸlar çok uzağımızda olacaktır. Muhtar hemen yanı başımızdadır. Hele hele bu büyükÅŸehirlerin bütün ili kapsayan bir yapıya dönüÅŸmesiyle il de güç birikmesi meydana geldiÄŸinde ki, bunun siyasal sistem açısından da birtakım sorunlar taşıyabileceÄŸi endiÅŸelerini dile getirdi biraz önceki konuÅŸmacılar. Ben de bu konuda endiÅŸeliyim. Çok dikkat etmek lazım. Bu güç toplanmasını tamamen merkeze aldığında, hatta alt kademe belediyelerinin bile yetkilerinin büyükÅŸehir belediyesi karşısında bir anlam ifade etmediÄŸi noktaya ulaÅŸtığında siz aradan muhtarı da kaldırırsanız veya kaldırmasanız bile ona fonksiyon vermezseniz vatandaÅŸla güya yerel yönetici olan büyükÅŸehir belediye baÅŸkanları arasında çok büyük mesafelerin açıldığını görmüÅŸ olabileceÄŸiz. Bu mesele, bu derece önemlidir ve bizatihi kendisi demokrasi açısından önemli bir meseledir.’’
Sayın Akyıldız, büyükÅŸehir yasasındaki endiÅŸelerini dile getirdiÄŸi açılış konuÅŸmasında, dikkat edilmesi gerektiÄŸini, gücün tek elde toplanmasının merkeze alınması ilçe belediyeleri ve muhtarlıklar üzerinde ciddi kırılmalara sebep olacağı vurgusunda bulunuyordu. Nitekim büyükÅŸehir yasasının saha uygulamalarında da yerelleÅŸmenin merkezileÅŸtirildiÄŸini görmek mümkündür. Merkezden kilometrelerce uzakta yaÅŸayan halk ile büyükÅŸehir belediyeleri arasındaki iletiÅŸimi saÄŸlayan tek kurum kalmıştır. O da muhtarlık müessesesidir. Dolayısıyla muhtarlardır. Bu bağın kopması demokrasinin zayıflamasını beraberinde getirir. O nedenle yasal düzenleme yapılması zorunluluk haline dönüÅŸmüÅŸtür.
Sempozyumun Bilimsel oturum ilk konuÅŸmasını Kırıkkale Üniversitesi ÖÄŸretim Üyesi Prof. Dr. Ramazan ÇaÄŸlayan yaparak, muhtarlığının özellikle tarihsel süreç içindeki geliÅŸimini özetliyor ve ÅŸunları söylüyordu; ‘’Hepinize saygıyla selamlıyorum. Sabah 9’dan, akÅŸam bu saate kadar yoruldunuz biliyoruz. Dinlemek konuÅŸmaktan her zaman zordur. Bu açıdan mümkün olduÄŸunda özet ve kısa bazı bilgiler vermeye çalışacağım. Özellikle belediye olan yerlerde, kasabalardaki mahalle muhtarları, tarihsel sürecini kısaca aktarmak istiyorum.
Biliyorsunuz 2 tür muhtarlık var. Birincisi köy muhtarlığı, ayrı bir yapısı olan köylerimiz var. İkincisi ise bir de mahalle muhtarlarımız var. Ne olduÄŸu belli olmayan bir muhtarlık. Bir birim, tüzel kiÅŸi deÄŸil. Gelirleri yok, görevleri çok böyle garip bir yapı. İşte bu mahalle muhtarlığının tarihsel geliÅŸimi konusunda özet bilgi vereceÄŸim. DiÄŸerini, mevcut diÄŸer konuÅŸmacı hocalarım aktaracaktır.
Mahalle, sadece bir idari birim deÄŸil, bizim kültürel yapımızda sosyal tarafı var. Ekonomik tarafı vs. kültürel alt yapısı olan bir mahalle aslında bir ayrıcalığımız. Mahalleden arkadaÅŸ olmak mahalleli olmak mahallenin ortaya çıkardığı bir kültür bir dayanışma var. Ali hocamın da dediÄŸi gibi mahallenin tarihsel birikiminden yararlanmak gerekiyor. Mektebi, medresesi, camisi, kıraathanesi bakkalı bunlar yavaÅŸ yavaÅŸ yok oluyor. Böyle bir bütün içinde bir mahalle olmak önemli sosyal açıdan.
Mahalleli tabi ki yeni bir ÅŸey deÄŸil. Osmanlı’da tevarüs ettiÄŸimiz bir birim hem sosyal açıdan hem idari açıdan. Osmanlı’da kaba hatlarıyla idari teÅŸkilat kaza, nahiye ve mahalle gibi yukardan aÅŸağı bir sıralama ÅŸeklindedir. Kazaları, “Kadı” idari açıdan yönetiyordu. Nahiyeleri “Naip” yönetiyordu. Mahallede ise, “İmam” bulunuyordu. Tabi ki mahalle, Osmanlı sisteminde bir imparatorluÄŸun gereÄŸi olarak çok kültürlü, çok dini bir yapı olduÄŸu için, dini sınıflara göre belirtilmiÅŸtir.
Müslüman mahallelerini imamlar yönetiyordu. Gayrimüslim mahalleri ise, “Kocabaşı” ya da “Apaz” yönetiyordu. Özellikle Müslüman mahallelerindeki imamlar, mahallenin terkibi dikkate alınarak, Kadı’nın önerisi üzerine devlet baÅŸlığı yazıp alacak tarafından bu kadar önemliydi, mahalle yönetimi. İmanlara, dini görevleri yanında, idari bir takip görevler de yüklenmiÅŸti. DoÄŸum, ölüm, evlenme, boÅŸanma, ikamet gibi nüfus iÅŸlemlerini yapma, medeni hal kayıtlarını tutmak, cenaze, defin izinlerini vermek, defin ruhsatı gibi benzer idari görevleri bulunuyordu. Hatta imamlar bu dönemde, son hukuk hâkimi ve bugünkü gibi görevleri de bulunuyordu.
Gelirlerine gelince de bugüne yansıyan belki o günden beri hükümetten maaÅŸ almıyorlardı. Bu verilen görevler karşılığında, bazı hizmetlerden alınan harçlar, iÅŸte bugün muhtarların verdiÄŸi vermediÄŸi hatta çokta az kaldı, ilmühaberlerden ve cenaze ücretlerinden belli ücret alınıyordu.
Vergiler, camiyi yaptıranların imama tahsis ettiÄŸi gelirler olabilirdi. Bu ÅŸekilde bir ekonomik geliri vardı. Tabi ki bu ekonomik gelirden mahallenin sosyal ve ekonomik durumuna göre artıyor ya da eksilebiliyordu. Ama bu dönemde, bir baÅŸka aziz hocanın daha iyi bileceÄŸi ‘’Avarız Vakfı’’ var o dönemde. Mahallenin ortak giderlerinin karşılanması için bir fon diyebiliriz. Kamu fonunda diyebiliriz buna. Bu fonu, mahalleli camidir, temizliktir, okuldur, buna benzer hizmetlerde kullanılmak üzere kullanıyordu. Böyle bir tarihi geçmiÅŸi var mahallenin. Bugüne benzer ilk teÅŸkilatlanma, bizde belediyeden de öncedir il özel idaresinden de öncedir
Mahalle teÅŸkilatı, 1829’da İstanbul’da kurulmuÅŸ biliyorsunuz. Bu tarihlerde yeniçeri ocağı kaldırıldığı için bir yönetim, güvenlik boÅŸluÄŸu oluyor ve muhtarlar atanmaya baÅŸlıyor. Bu dönemde, muhtarlar aynı zamanda güvenlikten mahalle bekçilerinin vs. amiri olarak böyle bir görev veriliyor. 1833 yılında ise, Kastamonu taÅŸ köprü ilçesinde ilginç yanı İstanbul dışında baÅŸkent dışında, TaÅŸköprü ilçesinde 1833’te muhtarlık müessesesi kuruluyor. Bu ilk muhtarların seçimle mi iÅŸ başına geldiÄŸi, yoksa atama ile mi baÅŸa geldiÄŸi konusunda bir bilgi yok. Bana atama ile gelme ihtimali yüksek gibi geliyor. Çünkü o dönemde seçim yaygınlaÅŸmış deÄŸildi. Seçimle de olabilir, ama belli deÄŸil.
İlk yasal düzenleme, 1864 yılında çıkartılan TeÅŸkilatı Vilayet Nizamnamesiyle yapılıyor. Bu Nizamnamede, en az bir kasabada 50 hane bulunacağını, her mahallede her cemaat için 1ci ve 2 ci Muhtar, öyle bir tasnif yapılmış o zamanda. En az 3, en fazla 12 kiÅŸiden oluÅŸan ihtiyar meclisinin kurulması ön görülmüÅŸ. İmam ya da diÄŸer dini mensuplar, bu meclisin doÄŸal bir iÅŸ olarak kabul etmiÅŸler ve hala öyle devam ediyor, biliyorsunuz imamlar ve öÄŸretmenler.
Sigorta Kanunu ile ilgili de iÅŸte sigortalı ölmüÅŸse, halen maaÅŸ alan var mı yok mu, iletmek ile ilgili bir görevde yüklenmiÅŸ. YeÅŸil karta iliÅŸkin görevleri var. Sefer Görev Emirleri ile ilgili görevler verilmiÅŸ. Salgın ve bulaşıcı hastalıklara iliÅŸkin görevler verilmiÅŸ. Mahalleye kimliÄŸi belirsiz giren çıkan kiÅŸileri haber verme gibi, daha sayamayacağımız birçok görev ve görevleri verilmiÅŸ mahalle muhtarına.
2005 tarihli mevcut Belediye Kanunu’nda 9 ncu madde de kısa bir düzenleme var. Hepinizin malumu, Muhtar; mahalle sakinlerinin gönüllü katılımı ile ortak ihtiyaçlarını belirlemek, mahallenin yaÅŸam kalitesini geliÅŸtirmek, belediye ve diÄŸer kalkınmaya iliÅŸkin görevleri yürütmek, mahalle ilgili konularda görüÅŸ bildirmek, diÄŸer kurumlarla iÅŸ birliÄŸi yapmak, kanunla verilen diÄŸer görevleri yapmak ÅŸeklinde görevleri sayılmış Belediye Kanunu’nda.
Belediyeden mahalle muhtarı ile ilgili ÅŸöyle bir görev verilmiÅŸ: mahallenin ve muhtarların ihtiyaçlarının karşılanması ve sorunların çözülmesi için bütçe imkânlarının ölçüsünde, gerekli mali yardım ve desteÄŸi saÄŸlamak. Kararlar da mahallenin ortak isteklerini göz önünde bulundurmak gibi, kısa bir ÅŸekilde düzenleme yapılmış.
Tarihi süreç içinde kaldırıp tekrar koyulması gibi bir süreç yaÅŸandığına göre, mahalle yönetiminde, mahalle muhtarından vazgeçemeyiz öyle görünüyor durum.
KiÅŸisel kanaatim de Ali hocamın dediÄŸi gibi statüsünün görevlerinin daha reel hale getirilip yeniden düzenlenmesi gerektiÄŸini düÅŸünüyorum. İki görüÅŸ tartışılıyor bu konuda. “Efendim bu mahalle muhtarlarına verilen görevlerin büyük bir kısmı artık baÅŸka birimler yerine getirebilir karakollar, tapu kadastro vs. gibi ihtiyaç kalmadı artık mahalle muhtarlığını toptan kaldıralım” diye bir görüÅŸ var.
İkinci görüÅŸ, tarihsel süreç içinde önemli bir görev yapmıştır. Bugün de özellikle yerel hizmetlerin halka sunulmasında halkın yerel hizmetlere iliÅŸkin ÅŸikâyetlerini ve taleplerini yerel yönetimlere iletme konusunda bir aracı birim olarak önemli bir vazife görebilir. Yeniden biz düzenleyelim. 1945 tarihli kanun tüzüÄŸünde, artık bu yapılamaz. DiÄŸer tarihli kanunlardaki görev ve yetkileri yeniden gözden geçirilsin. Sadece burada verilen görevler deÄŸil, halkın yönetime katılımı, halkın yerel hizmetlerde sadece yerelde deÄŸil, merkezi hizmetlerdeki devamlı ÅŸikâyetlerini iletme konusunda önemli görev ifÅŸa eder. Bu yüzden yeniden düzenleyelim diye bir görüÅŸte var.
KiÅŸisel kanaatimde tarihsel süreç dikkate alındığında, mahalle muhtarlıklarının önemli görevler ifÅŸa edebileceÄŸini bu ÅŸekilde bütün yasal düzenlemeleri gözden geçirip yeniden kurulması gerektiÄŸini düÅŸünüyorum. TeÅŸekkür ederim.’’
Sayın ÇaÄŸlayan, muhtarlığın tarihsel sürecini deÄŸerlendirdiÄŸi konuÅŸmasında, Osmanlı döneminde mahallenin ortak giderlerinin karşılanması için ‘Avarız Vakfı’ndan söz etti. Mahallelerin ortak ihtiyaçlarının karşılanması adına, gelir ve giderlerinin resmi defterlere iÅŸleneceÄŸi, resmi statüde böyle bir yardım vakfı mahallelerde oluÅŸturulamaz mı? Mahalle muhtarlığının tüzel kiÅŸiliÄŸinin olmaması böyle bir kuruluÅŸun oluÅŸmasına engel teÅŸkil ediyor. O nedenle yasal düzenlemenin ÅŸart olduÄŸu bir kez daha karşımıza çıkıyor.
Sempozyumun Bilimsel oturumunda ikinci konuÅŸmayı Turgut Özal Üniversitesi ÖÄŸretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Tahsin FendoÄŸlu yapıyor, Ombudsmanlık fonksiyonunun muhtarlara verilmesi gerektiÄŸini, demokrasiden muhtarın koparılmamasını aksi halde, demokrasiden söz edilemeyeceÄŸini söyleyen FendoÄŸlu konuÅŸmasına ÅŸöyle devam ediyordu;
‘’ Muhtar özerk, ama muhtarın baÅŸka bir manası da var. SeçilmiÅŸ insan demektir. İhtiyar heyeti, azaları ve üyeleri de aslında ihtiyar deÄŸil, ihtiyar demek seçilmiÅŸ insan demektir. Muhtarın seçilmiÅŸ insanları demektir. Çünkü yaÅŸla falan hiç alakası yoktur. İhtiyar, Osmanlı’dan kalma bir kavram ve seçilen insanlar anlamına geliyor.
Anayasa nedir? Anayasacık nedir? O konulara çok fazla girmek istemiyorum. Muhtarın anayasadaki yeri ve önemi konusunda birazda özet geçmek istiyorum.
1982 Anayasamızda sadece 127.madde bizimle baÄŸlantılı, yani yerel yönetimlerle muhtarla baÄŸlantılı. Åžu an da 1982 anayasamızda muhtarın adı yok. Yani Anayasada bir muhtar diye kelime geçmiyor. Mahalle muhtarı diye de geçmiyor. Sadece köy muhtarı geçiyor. 127’ye de 1961 Anayasası ile giren bir kavram. 1921 Anayasamızda ve 1924 anayasamızda bu kavramlarda, yani seçilmiÅŸ olan muhtarın görevden ayrılması gibi bir hükmün de olmadığını görüyoruz.
Günümüzde köy muhtarımız olsun, mahalle muhtarlarımız olsun, aslında Devlet memuru olarak kabul ediliyor. Çünkü her türlü soruÅŸturma 4483 sayılı Yasaya göre yapılıyor ve muhtarlarımız memur olarak kabul ediliyor. Yani yasal olarak muhtarlarımızın böyle bir statüsü var. Ama hak getire deÄŸil mi? Yani muhtarlara verilen önem, memurlara verilen önem kadardır. Bunu sorgulamak lazım aslında. Ramazan hocam o kadar güzel sözler söyledi ki, Osmanlı Devleti’nde muhtarlara verilen deÄŸer ve önem Cumhuriyet döneminde asla verilmemiÅŸtir.
Anayasa Mahkemesi kararlarını araÅŸtırdım. 3 Anayasa Mahkemesi kararı buldum. Bunlar köy muhtarlarının görevden alınması gibi çok fazla önemli ÅŸeyler deÄŸil onun için detaylarına girmek istemiyorum. Åžimdi muhtarlarımız neler istiyor, bir iki cümlede bununla ilgili söz etmek istiyorum.
Köy muhtarı geçiyor anayasada, ama mahalle muhtarı da geçsin, bunu ben de kabul ediyorum, anayasa profesörü olarak bu doÄŸru. İkinci bir husus ÅŸu, Türkiye’de muhtarlıkların dağılımında bu dengesizliÄŸin mutlaka deÄŸiÅŸtirilmesi gerekiyor. Mesela Keçiören’in nüfusu 831.000, 51 muhtar var. DiÄŸer tarafta, Çankaya’nın nüfusu 813.000, 116 muhtar var. Daha az nüfus, muhtar sayısı iki misli, yani Çok.
Bir talepte muhtarlarımızın köylük ve mahalle ombudsmanı olmaları. Bu son derece saygıdeÄŸer bir talep. Kamu denetçiliÄŸi ve önümüzdeki ayda Türkiye kendi ombudsmanı seçecek. Mutlaka muhtarlar, mahallenin ombudsmanı ve köyün ombudsman olmak durumunda. Türkiye’deki kamu denetçiliÄŸi dediÄŸimiz anayasanın 74 cü maddesinde 12 Eylül 2010 senesinde yapılan deÄŸiÅŸiklikle girdi biliyorsunuz ve bunun gerçek anlamda baÅŸarılı olması için de mutlaka muhtarlara ombudsmanlık görevinin o mahallenin o köyün bilge kiÅŸisi olma unvanın da verilmesi gerekiyor. Ayrıca mahalle muhtarı tüzel kiÅŸi olması, köyün muhtarı gibi çok gerekli bir karar. Ayrıca teÅŸvik edilmesiyle ilgili elektrik, su, internet masrafları gibi bu taleplerinde çok yerinde olduÄŸunu görüyoruz.
Hükümetin bütün konuÅŸmalarını inceledim, buraya gelmeden önce. Muhtarların gözümüz kulağımız olduÄŸu söylenmiÅŸ ve Türkiye’deki sorunları en iyi onların bildiÄŸi hükümet aÄŸzında ve saÄŸlıklı muhtar evleri inÅŸa ediyoruz denilmiÅŸ. Tüm muhtarlara dizüstü bilgisayar verildiÄŸi söylenmiÅŸ, köy düzenleniyor denilmiÅŸ ama bunlar tabi yetmiyor, hiçbiri yetmiyor, bunların bir an önce mutlaka yapılması gerekiyor.
Åžimdi burada yine buraya gelmeden önce anayasa taslaklarını inceledim. 13 tane anayasa taslağının üzerinde durdum. Tek tek muhtarla ilgili neler söylüyorlar. Åžimdi tek tek söyleyeyim size. Türkiye Barolar BirliÄŸi Anayasa Taslağı, TUSİAD’ın önerisi, TESEV’in önerisi, Turgut Özal Üniversite’sinin önerisi ve bir de bütün partilerinde seçim bildirgelerini inceledim. Bütün partilerin hiçbirinde muhtarlar konusunda istediÄŸimiz cümlelerin hiçbiri yok.
Bu nedenle ÅŸunu söylemek istiyorum; deÄŸerli muhtarlar, baÅŸkanlarım bu toplantıyı son derece önemsiyorum. Son derece önemli. Ankara’da bu ÅŸekilde bir toplantı yapmanız Konfederasyona dönüÅŸmeniz son derece önemli ki, dönüÅŸtünüz. Yani federasyonda kalmanız halinde birden fazla federasyon oluyordu. Tek ses olmanız önemli ve bunu gayretle ve sabırla mutlaka sürdürmeniz gerekiyor. Çünkü siz kendi sorunlarınızı duyurmazsanız, maalesef Türkiye’de en büyük sivil toplum kuruluÅŸları ve diÄŸer birimler anayasa taslaklarında diyet vermiyorlar sizlere. O nedenle bu toplantının önemini gösteriyor.
Sonuç olarak, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi elbette lazım. İl özel, belediye, köy ve mahalle muhtarlıklarının anayasaya girmesi son derece önemli. Köy kanunu çıkarılacak deniliyor. Köy kanunu çıkartılırken sizi dinleyeceklerdir. Alt komisyonlar kurulacak mutlaka meclise gidersiniz, etkinizi orada sürdürürsünüz.
Bu ombudsmanın da altını çiziyorum. Köyün ve mahallenin ombudsmanın da mutlaka siz olmalısınız ve bu ombudsmanın çıkışı İsveç’te İsviçre’de 10 kadar Avrupa ülkesine gittik, oradaki ombudsmanlarla beraber olduk. Onların bizlere dediÄŸi biz bu ombudsmanlığı sizlerden aldık. Evet, Osmanlı’dan Avrupa’ya taşınmış Ombudsmanlık. Köy ve mahalle ombudsmanlıkları, mutlaka muhtarlara verilmesi lazım. Bu, ÅŸu iÅŸ içinde önemli; Türkiye, memleket meselesi terör ve iÅŸte doÄŸu sorunu, Kürt sorunu ne derseniz deyin. Bu sorunun çözümünde, muhtarlara büyük rol düÅŸüyor. KardeÅŸlik projesi, insanların birbirini sevmesi, birbirine tolerans göstermesi, ÅŸiddet kültürünün Türkiye’nin üzerinden gitmesi için en önemli görevi inanın muhtarlar yapacak. Bu nedenle de Türkiye’nin en önemli sorununun çözümünde de en önemli görev sizlerin olacak. TeÅŸekkür ediyorum.’’
Bir Anayasa Profesörü olan Sayın FendoÄŸlu’nun Anayasa’ya mahalle sözcüÄŸünün dahil edilmesine sıcak bakması son derece önemlidir. Ancak yeni Anayasa yapım sürecinde sivil toplum örgütlerinin hazırladığı Anayasa taslaklarında köy ve mahalle adının geçmemesi de önemlidir. Dolayısıyla biz muhtarlar güçlü sivil toplum örgütü olduÄŸumuz müddetçe Anayasa’daki yerimizi alacağınızdan hiç endiÅŸe duymuyorum. DiÄŸer tarafta Sayın FendoÄŸlu’nun üzerinde durduÄŸu Ombudsmanlık konusudur. Aslında bu sözcük karşılığı Türkçeye ‘arabulucu’ olarak geçmiÅŸtir. Dolayısıyla bu sözcük muhtarlara hiç de yabancı olmayan bu sözcüktür. Muhtarlar görevleri gereÄŸi devlet ile vatandaÅŸ arasına arabuluculuk rolünü 189 yıldır zaten yapmaktadır. O nedenle muhtarların Ombudsman olmalarından öte daha doÄŸal ne olabilir ki. Ancak bunun için eÄŸitim ÅŸarttır. Kanuni düzenlemenin ÅŸart olduÄŸu yeni bir muhtarlık seçim sistemine süratle ihtiyaç vardır. Standartlarını yükselmiÅŸ bir muhtarlık müessesesi çaÄŸdaÅŸ demokrasiyi daha da üst seviyelere taşıyacaktır.
Sempozyumun ‘’Bilimsel’’ oturumunda üçüncü konuÅŸmayı Gazi Üniversitesi ÖÄŸretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. İhsan KeleÅŸ yaparak, 1900’lerin mantığıyla artık muhtarlık müessesesinin devam edemeyeceÄŸini, ÅŸehirleÅŸme oranı ÅŸehirlerde yaÅŸayan nüfusun oranı ve günümüzün ihtiyaçları 1900’lerin ihtiyaçlarıyla mukayese edilemeyeceÄŸini, büyükÅŸehir belediyelerinin kuruluÅŸunun yeni planlanan ÅŸekliyle il sınırlarıyla eÅŸitlenmesinin yaratacağı sorunlara dikkat çekerek, mahalle muhtarlıklarının en önemli sorunu olarak, muhtarlıkların kamu içerisindeki yerinin belirsiz olduÄŸuna vurgu yapıyordu. KeleÅŸ, konuÅŸmasını ÅŸöyle devam ediyordu; ‘’Böyle bir konuyu gündeme getirip kamuoyuyla paylaÅŸtığınız için öncelikle hepinize teÅŸekkür ederim. Yaklaşık 183 yıllık bir tarihi olan bir muhtarlık kurumundan bahsediyoruz. Åžu an için gerçekten 1829’dan günümüze kadar gelen süreç içerisinde ciddi geliÅŸmelerle bugüne gelinmiÅŸtir.
Az önce Hasan hocamın ifade ettiÄŸi gibi, ombudsmanlığın bir yansımasını muhtarlara verilmesi olarak ifade ediyor, resmi olarak verilmesini söylüyor ama; 1829’dan bu tarafa bir aracılık görevi gören aracılık iÅŸlevi yapan muhtarlık kurumu, bugünlere gelindiÄŸinde kentleÅŸme, yerel yönetimler adına çok önemli deÄŸiÅŸmeler atlatarak bugünlere gelmiÅŸtir. Az önceki oturumda konuÅŸan bir muhtarın sorusunu ifade ederken, “ben klavyenin tuÅŸunu bilmiyordum” diyor muhtar arkadaşımız, ama bugün facebook’ta binlerce kiÅŸinin bana destek olarak beni tanıdığı konuma geldiÄŸini söylüyor. (Muhtar, Halil Balcı; ben klavyenin tuÅŸunu bilmiyordum. Facebook’ta yazışarak kendimi tanıtarak muhtar oldum)
Gerçekten teknolojinin deÄŸiÅŸmesi ve geliÅŸmesiyle kentlerin, birtakım görevleri üstlenecek durumda farklılaÅŸması dolayısıyla, artık 1900’lü yılların yönetim anlayışıyla muhtarlık kurumuna bakamayacağımızı bilmemiz gerekiyor. KentleÅŸmenin %80’lere ulaÅŸtığı bir dönem içerisinde, hala eski anlayışlarla muhtarlık kurumunun devam etmeyeceÄŸi gerçeÄŸini bilmemiz gerekiyor. İşte bu çerçeve içerisinde, geçmiÅŸte mahallede bekçiyle, mahallenin pazarıyla, mahallenin çeÅŸmesiyle anılan, yönetim anlayışla anılan, bugün 30-40 bin nüfusa hükmedebilen muhtardan bahsettiÄŸimiz yerler var. İstanbul’da ortalama 17.000 kiÅŸiye bir muhtarın düÅŸtüÄŸü bir mahallenin oluÅŸtuÄŸu, Ankara’da 7.500’lere ulaÅŸan bir rakamın, İzmir’de 6.500’lerde bir anlayışını, bu mantıkla yürütme ÅŸansına çok sahip olmadığımız gerçeÄŸini ifade ediyoruz. 1997 yılından bu tarafa iÅŸte bu yasal anlamdaki düzenlemeler de birtakım çalışmalar yapıldığını görüyoruz.
Köy kanunu deÄŸiÅŸsin, mahalle kanunu deÄŸiÅŸsin, bunlarla ilgili çalışmalar yapıldığını görebiliyoruz. Buralarda mesela en son 2010 tarihinde köy kanunu Çalıştayı yapıldığını görüyoruz. İçiÅŸleri Bakanlığı tarafından birtakım çalışmaların yapıldığını görüyoruz, ama bunların yasaya dönüÅŸmesi, düzenlemelere dönüÅŸmesi noktasında bir baÅŸarı yakalayamadık gerçeÄŸi de var.
Sözleri veriyoruz, birtakım ifadeleri gerçekleÅŸtiriyoruz, söylüyoruz ama sonuçta, sonuç görmede birtakım sıkıntılarımızın olduÄŸunu ifade edebiliriz. Bu da en önemli kentleÅŸme açısından önümüzdeki dönem içerisinde yaÅŸayacağımız sıkıntılarından bir tanesi. Ekim sonunda belki yasal olarak gündeme gelecek uygulamaya, yeni büyükÅŸehir yasası olarak karşımıza çıkan düzenleme, en önemli etkenlerden birisi biraz sorun çıkaracaklardan birisi olarak karşımızda duracak. Neden derseniz, ÅŸu an 16 tane büyükÅŸehir bulunmaktadır. Mevcut olarak 14 tane ili nüfus 750.000’i geçtiÄŸi için büyükÅŸehir olarak yeniden yapılandırmaya alacağız ve toplamda 30 BüyükÅŸehir yönetimine tabi olacak. Åžimdi büyükÅŸehir yönetimine tabii olması yeni kurulacak belediyeler için önemli bir yaklaşım olarak karşımıza çıkacak ama buradaki gerçeÄŸi görmemizde fayda var. Åžu anda mevcut büyükÅŸehirler içerisinde İstanbul ile Kocaeli’nin il sınırıyla belediye sınırı beraber olarak yürütülmektedir. Yani yerel yönetimlerin birtakım hizmetleri görebilecekleri il özel idareleri yönetim anlamında, birtakım hizmetleri yerine getirebilmesi anlamında devre dışı bırakılmıştır.
Yeni yapılacak düzenlemede kanun içerisinde 30 ilin büyükÅŸehir olması sonucunda il özel idarelerinin birtakım hizmetleri büyükÅŸehirlere verebileceÄŸi gerçeÄŸi ortaya çıkacaktır. Bununla beraber büyükÅŸehirlere baÄŸlı olarak varlıklarını sürdüren bu 14 tane ilin içerisinde de diÄŸer 14 tane ille beraber köyün tüzel kiÅŸilikleri mahallelere dönüÅŸtürülecektir. Kapatılacak diye bir ÅŸey söylemek yanlış olur. Mahalle muhtarlıkları geçmiÅŸ dönemlerde kapatılmadı mı? 1933 yılında mahalle muhtarlıkları kaldırılmıştır. 1944 yılında tekrar oluÅŸturularak ihtiyaç olduÄŸu gerçeÄŸi gün yüzüne çıkarak 1944’den bu tarihe varlıklarını sürdürmelerine izin verilmiÅŸtir. Ama yeni düzenlemeye baktığımızda kentleÅŸme açısından 30 il içerisindeki köy tüzel kiÅŸilikleri kaldırılarak mahallelere dönüÅŸtürülecektir.
O zaman mahalle muhtarlıklarına yeni bir fonksiyon, yeni bir uygulama imkânı, yeni bir yönetim içerisindeki devlet düzenlemesinin mutlaka yasal düzenleme içerisin de yer verilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde birtakım hizmetleri yapacağız, gerçekleÅŸtireceÄŸiz anlamında uygulamaları gerçekleÅŸtirmeye çalışırsanız, gerçekten birtakım sıkıntıları da beraberinde getirirsiniz. Yani büyükÅŸehirlere daha çok yetki verdiÄŸimiz takdirde birtakım hizmetleri yerine getirmesi konusunda sıkıntılarla karşı karşıya kalınacağının bilinmesi gerekmektedir. Onun için bu süreç içerisinde gerçekten mahalle muhtarlığı, köy muhtarlığı birtakım sorunlarla varlıklarını sürdürüyorlar.
Mahalle muhtarlıkları içerisinde 16 tane kanunda yapması gereken görevler sayılmış ama bunlar 16 tane baÅŸlığın içerisinde 37 göreve tekabül ediyor. Köy muhtarlarına birçok görevler verilmiÅŸ ama bunlar yerine getirilemiyor, Neden? Çünkü Köy Kanunu 1924 tarihli, mahalle kanunu 1944 tarihli. Artık günümüzde kentleÅŸen bir nüfus var, bu topluluk içerisinde uygulamaları karşılık bulmayan kanunların yeniden düzenlenmeye ihtiyacı olduÄŸu gerçeÄŸi ortaya çıkıyor. Bu yüzden, bu kanunları mutlak suretle yerel ve kent anlamında yeniden düzenlenerek kentte yaÅŸayanların ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde ele alınarak uygulanması önem taşımaktadır. Bunlara yönelik olarak, 1997 yılında yasal düzenlemelere birtakım çabalar sarf edilmiÅŸ, en önemli konulardan bir tanesi mahalle büyüklüklerinin sorun olarak ortaya çıkmasıdır. Bu yüzden, mahalle büyüklüklerinin yeniden düzenlenmesi gerektiÄŸinin bilincindeyiz. O zaman yaÅŸanılan yerlere göre mahalle sayısını, nüfus yapısına göre mahalleleri hangi ölçekte yapacağımızı ve bunlara nasıl hizmetler sunulacağının mutlaka yasal düzenlemelerde yer verilmesinin önemli olduÄŸu gerçeÄŸi ortaya çıkıyor.
Yine birkaç tane temel sorunları söyleyerek konuÅŸmamı tamamlamak istiyorum. Bunlar içerisinde özellikle mahalle yönetimlerimizin temel sorun olarak, kamu yönetimi sistemi içerisindeki yerinin belirsizliÄŸi en önemli sorunlardan bir tanesidir. Bu yapının oluÅŸturulması gerekmektedir. Mahalle muhtarı kime hizmet ediyor, kim adına hizmet ediyor, hangi konumda yer alıyor bunların net ÅŸekilde ifade edilmesi gerekir. Bir kere kamu yönetimin en önemli varlıklarından birisidir her türlü iÅŸlemi her türlü görevi veriyorsunuz ama konumunu belirlemediÄŸini bir yerde bulunduruyorsunuz bunun giderilmesi önemle arz ediliyor. Yaptıkları hizmetlerin bazısı köy yönetimleri içerisinde onlara benzemesi dolayısıyla mahalle hizmetleri ve köy hizmetleri arasında bir çatışmanın olduÄŸu söz konusudur. Bunların giderilmesi önem arz ediyor. Birde bunlarla birlikte özellikle mahallenin kurulması noktasında en az hane ile en çok hanenin belirlenerek kaç kiÅŸiye hitap edilebileceÄŸinin belirlenmesi önem arz ediyor.
Yine muhtarlık mevzuatının temel yasal düzenlemesi olarak ifade ettiÄŸimiz 1944 tarihli yasanın günümüz ihtiyaçlarını karşılayacak ÅŸekilde ele alınarak, özelikle kentleÅŸme adına hangi tür hizmetlerin verilmesi gerektiÄŸinin belirlenerek kurumlara aktarılması da sorunun bir ÅŸekilde çözümüne katkı saÄŸlayacağını ifade ederek konuÅŸmamı tamamlamak istiyorum.’’
Sayın KeleÅŸ, teknolojinin deÄŸiÅŸmesi ve geliÅŸmesiyle kentlerin, bir takım görevleri üstlenecek durumdan farklılaÅŸması dolayısıyla, artık 1900’lü yılların yönetim anlayışıyla muhtarlık kurumuna bakılamayacağını, kentleÅŸmenin % 80’lere ulaÅŸtığı bir dönem içerisinde, hala eski anlayışlarla muhtarlık kurumunun devam edemeyeceÄŸi gerçeÄŸinin bilinmesi gerektiÄŸini, mutlak suretle yerel ve kent anlamında yeniden düzenlenerek kentte yaÅŸayanların ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde ele alınmasının önemini ve bu nedenle mahalle yasasının yeniden düzenlenmesi gerektiÄŸine deÄŸiniyordu. Özellikle yaÅŸanılan yerlere göre mahalle sayısını, nüfus yapısına göre mahalleleri hangi ölçekte düzenleme getirileceÄŸini ve mahallenin kurulması noktasında alt nüfus ile üst nüfus kriterinin belirlenmesinin önem arz ettiÄŸini söylüyordu. Her ne kadar 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 9 ncu maddesine ikinci fıkrasında ‘’ Belediye sınırları içinde nüfusu 500’ün altında mahalle kurulamaz.’’ ifadesi eklense de mahalleye yapılacak hizmetlerin daha etkin ve verimli sunulabilmesi için üst nüfus kriterinin de belirlenmesi gerekiyor. Bugün bakıldığında birçok il ve ilçeden büyük olan mahallelerde (ÖrneÄŸin; Diyarbakır ili, BaÄŸlar ilçesi, BaÄŸcılar mahallesi nüfusu 89.220) mahalle muhtarının mevcut imkanları ile hizmet edebilmesi mümkün deÄŸildir.
Sempozyumun ‘’Bilimsel’’ oturumunda son konuÅŸmayı Gazi Üniversitesi ÖÄŸretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Erdinç Yazıcı yaptı. Sosyolojik açıdan muhtarları deÄŸerlendiren Yazıcı, Muhtarın, idari ve siyasi sistemle toplum arasındaki iliÅŸkinin kurulduÄŸu köprüler olarak gördüÄŸünü, bunun son derece önemli bir sorumluluk olduÄŸunu, modern toplumlarda bu sivil alan, resmi alan, devlet, toplum, örgütlü toplum ve demokratik devlet ayrımı dinamizmi üzerinden analizler yaptığı vurguluyor ve konuÅŸmasına ÅŸöyle devam ediyordu; ‘’Demokratik siyasal kültürümüzün temel özgürlüklerin temsil olgusunun böyle model üzerine dayayarak konuÅŸuruz. Böyle bakıldığı zaman muhtar, demokratik toplumun her üyesi bireyiyle toplumun devlet ve idari sistem ve siyasi otoriteye karşı temsil eden, ikisi arasında yani toplumla devlet arasındaki iliÅŸkiyi en uyumlu iliÅŸkiler yaratacak ve sürdürecek ÅŸekilde oluÅŸturan kuruma muhtarlık diyoruz.
Bir süredir bu toplantıda olmaktan bahtiyarım. Çünkü burada fikirlerimi söyleme ÅŸansına sahip oluyorum. Bir süredir muhtarlarımız, siyasal iktidardan memur hukukuna tabi olmak ve memurların haklarına, imtiyazlarına sahip olmak, hatta bu çerçevede memur maaşına denk bir maaÅŸ almak gibi taleplerle ortaya çıkıyorlar. 0ysa muhtarlara sormak lazım, ne bakımdan memur olmak istiyorsunuz? Memur olmaya bu kadar meraklıysanız, memurlukla ilgili sınavlara girer kazanır, memur olursunuz. O kadar zor bir ÅŸey deÄŸil.
Åžimdi burada sizinle paylaÅŸmam gereken en önemli konu, sizler Devleti idareyi siyasal otoriteyi temsil eden faktörlere karşın, sivil toplumu ve mahalleyi temsil eden toplumun en önemli temsilcilerisiniz, liderisiniz. Oysaki siz toplumdan aldığınız destekle, oyla, onaylamayla siyaset kurumuna devlete, idareye karşı temsil etmek gibi temel sorumluluktan vazgeçmek onun yerine memur olup, Devleti mahallede temsil etmek gibi iÅŸin teorisine hiç uygun olmayan absürt, siyaset teorisinin hiçbir yerinde olmayan, son derece anlamsız bir taleple ortaya çıkıyorsunuz. Bu, Türkiye açısından 21 yy. başında çok talihsiz durum. Çünkü biz toplumun aydınları, bilim adamları, bu toplumun esnafları, bu toplumun sıradan insanları, muhtarlardan daha farklı bir rol, daha farklı sivil önderlik, daha yapıcı bir rol bekliyoruz.
Mahallede seçtiÄŸim muhtar memur olmaya meraklı bir adam, o zaman niye seçiyorum? Muhtar; devleti, idareyi deÄŸil, beni temsil edecek. Ben ona oy veriyorum. Kime karşı temsil edecek, toplum dışındaki muhataplara ve toplum içindeki muhatap ortaklarına karşı. Oysa benim seçtiÄŸim muhtar memur olmak, idareyi mahallede temsil etmek, idarenin gücünü toplum üzerinde bir ağırlığa, bir otoriteye dönüÅŸtürmek merakı içerisinde. Son derece yanlış bir ÅŸey. İşin tabiatına uygun deÄŸil. Sizlere tavsiyem bundan sonraki forum ve toplantılarınızda mevzuatı konuÅŸun, hatta çalıştırın akademisyenleri. İdare hukukçuları var, anayasa hukukçuları var, siyaset bilimcileri var, ülkede bir sürü deÄŸerli mümtaz akademisyen var. Yani bunlarla çalışabilirsiniz. Aynı zamanda muhtarların da Türkiye’nin entelektüel siyasi iklimini, idari iklimini kavrama bakımından bir problemle karşı karşıya olduÄŸunu gösterir. Bu anlattığım ÅŸey muhtarlığın çok derin, çok felsefi uzun okuma gerektiren bir ÅŸey deÄŸil.
Demokratik bir toplumda devlet nedir? Toplum nedir? Birey nedir? Temel özgürlükler neler? Memur ne anlama gelir? Memur siyasi otoritenin ulaÅŸamadığı yerlerde onu temsil eden idari ajandır. Yani otoritenin temsilcisidir. O zaman niye muhtarlar seçilsin veya öbür taraftan ÅŸunu dememiz gerekiyor. ‘’Madem muhtarlar, idareye baÄŸlı memur olmak istiyorlar, o halde idare muhtarları atasın. Niye halk muhtarları seçsin? Atanmış memurlar olarak yollarına devam etsinler!
DiÄŸer taraftan tarihsel olarak bakıldığında, muhtarların tarihsel fonksiyonları yürüttükleri fonksiyonların da demokratik toplumla totaliter toplum arasındaki farklılığa dayalı olarak farklılaÅŸtığını görürüz. Yani her ülkede iyi kötü bir demokrasi yok. Pekâlâ, son derece totaliter rejimler var. Totaliter toplumlar var. Burada rejim, bizzat kendi ajanı olarak kendi ideolojik idari önyargılarının fonksiyonlarını yerine getiren ajanı olarak muhtarı atıyor ‘’Sen beni temsil et, halkı ikna et, halkı yatıştır, halkı benim ideallerim çerçevesinde maniple et.’’
Dolayısıyla muhtarın, seçilmiÅŸ muhtarın, demokratik rejimde sivil toplumdaki, fonksiyonlarıyla, otoriter bir rejimde mahalledeki fonksiyonları arasında birbirleriyle mukayese edilemeyecek kadar farklı özelliklerin söz konusu olduÄŸunu söyleyebiliriz. Böyle bakıldığı zaman, Türkiye’de darbeler, müdahaleler, ara rejimler, büyük dönüÅŸümler içerisinde yaÅŸadığı yakın geçmiÅŸ ve bu günkü tablosu içerisinde muhtarlarımızın aldığı mesafenin, hiç de kısa bir mesafe olmadığı, deÄŸerli bir mesafe olduÄŸu ve bugünkü toplantıda açıkça bunu anlıyoruz.
Bağımsız olarak, muhtar olarak, muhtarlar konfederasyonu olarak, kendi sorunlarını siyasetin idarenin dışında sivil alanda tartışma, konuÅŸma medeni cesaretini gösterebilmeleri bizatihi Türkiye’nin muhtarlık kültürü kurumu açısından önemli geliÅŸme gösterdiÄŸinin açık bir ifadesi olarak anlaşılabileceÄŸini düÅŸünüyorum. DiÄŸer taraftan Türkiye’de geleneksel muhtarlık kültürünün dünden bugüne devrettiÄŸi mirasla, bugün muhtarlık kurumunun Türkiye’de karşı karşıya kaldığı dönüÅŸüm sorunlarıyla dönüÅŸüm çizgisi arasında mukayeseli inceleme yapmak, bundan sonraki muhtarlık kurumunun Türkiye’de nereye gidebileceÄŸi, birkaç tespiti sizlerle paylaÅŸmak istiyorum.
Bir defa bu çerçeve içerisinde düÅŸünüldüÄŸünde, imparatorluktan cumhuriyete aktarılan miras içerisinde, geleneksel mahalle kültürü içerisinde muhtar amca, muhtar birliÄŸini temsil eden adamdır. Bu çok önemli bir fonksiyondur. Åžimdi muhtarlar bir kurum olarak, bu önemli fonksiyonu Türkiye’de icra etmekte, taşımakla ne kadar yeterli? Bu rolün ne kadar farkında? Bir miktar bunu konuÅŸmamız gerekiyor.
Böyle bakıldığı zaman muhtarların, bahsedilen bu muhtarlık kültürüyle bugünkü muhtarlığın fonksiyonları dikkate alındığında, bütün bunları en üst düzeyde yerine getirebilme kapasitesi bakımından muhtarlarımız, ne kadar yetkin? Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu ne kadar muhtarları daha yetkin fonksiyonlar üstlenmesi bakımından harekete geçebilmiÅŸ? Onlara katkı saÄŸlayabiliyor mu? Bu sorun, muhtarların üzerine düÅŸen rollerin sorumlulukların birinci derecede en etkin ÅŸekilde yapabilmeleri için gerekli sivil toplum kurumu, gerek siyaset kurumu, idareyi ne kadar harekete geçirebiliyor? Bütün bunlardan ne kadar yararlanabiliyor? Bu fonksiyonları mahallede en iyi görebilmek açısından bunları konuÅŸmak gerekiyor. Bir muhtar oÄŸlu olarak deÄŸil, bir ihtiyar heyeti torunu olarak, buralarda bir sorun olduÄŸunu hissediyorum.
DiÄŸer taraftan muhtarın, geleneksel mahalle üzerindeki fonksiyonları içerisinde en önemlisi, toplumsal düzenin uyumun sürdürülmesi fonksiyonudur. Muhtar, esas itibarıyla akil yönünü burada ortaya koyuyor. Yani mahalle dediÄŸimiz ÅŸey, biraz sonra geleceÄŸim, kolay bir ÅŸey deÄŸil. Çocuklar, gençler, yaÅŸlılar, kadınlar, erkekler var. Müslümanı var. Olmayanı, esnaf, memur, herkes var. Dolayısıyla bu kadar beklentileri ve özentileri farklı olan, doÄŸulu, batılı, kuzeyli, güneyli bütün bunları uyum içerisinde bir arada, mahalle düzeni içerisinde önemli bir ÅŸey ve muhtar bu iÅŸte sorun çözme, uyum içinde, ortak hayatı sürdürme, en önemli akil kiÅŸi, garantör durumunda, hocalarımız söyledi, ombudsmanlık kurumu burada devreye giriyor. O bakımdan bu deÄŸiÅŸim dinamiklerine dayalı, iÅŸinin doÄŸru olması son derece önemli.
Türkiye’de mahalle çözülüyor aslında. DireÄŸimiz kırılıyor. Bugün Türkiye’nin toplumsal deÄŸiÅŸme dinamiklerinin, Türkiye’de yarattığı en büyük fay hattı, mahalleler, metropoller ve buradan da uydu kentlere geçiÅŸ, aslında tüm iliÅŸki dokusunu parçalayan yeni bir düzen olarak, uydu kentler düzeni doÄŸuyor. Yeni iliÅŸki ağı olarak, yeni sosyolojiyi ortaya çıkarıyor. Mahallenin çöküÅŸü, bizi uzun aralıkta 3.000 yıl, kısa aralıkta 1.000 yıl bu topraklarda ve ait olduÄŸumuz uygarlık alanında ayakta tutan en önemli ÅŸablondur.
Dolayısıyla mahallenin bugün büyük bir çözülmeye gitmesi, travma içinde olması, kendi içinde büyük bir kültürel deÄŸiÅŸime zemin hazırlıyor. İşte mahallenin bakkalı, esnafı, köÅŸedeki berberi vs. tasfiye oluyor. AVM’ler üzerinde yeni bir düzen doÄŸuyor. DiÄŸer taraftan mahalle düzeni, sokak düzeni muazzam bir yeni uydu kent üzerinde, yeni bir sosyolojiye dönüÅŸüyor. O zaman muhtarlar, yeni sosyolojide neyi temsil edecekler? Muhtemelen bu yeni sosyolojinin getirmiÅŸ olduÄŸu internet ortamı, elektronik haberleÅŸme, yeni meslekleÅŸme ve örgütlenme biçimleri, muhtemelen bu yapılar içerisinde muhtarlığı gittikçe önemsizleÅŸtirecek, tavsiye edecek ya da kendini yeniden yapılandırma durumunda bırakacak bir muhtarlık kurumuyla, Türkiye’de karşı karşıya bırakıyor olacak.’’
Kısaca Sayın Yazıcı, Muhtarların mevcut statülerini kaybetmemesi gerektiÄŸini, devlet ile vatandaÅŸ arasındaki köprü vazifesini devam ettirmelerini, devlet memuru gibi olma istekleri onların seçilmiÅŸ statülerine zarar vereceÄŸini blirtiyor ve muhtarın devleti deÄŸil vatandaşı temsil etmesi gerektiÄŸine vurgu yapıyordu. Elbette bireyin hak ve özgürlüklerinin daha ön plana çıktığı günümüz demokrasilerinde öncelik bu olmalı. Ancak muhtar 442 Sayılı Köy Kanunun 10 ncu maddesinin ikinci fıkrasında ‘’ Muhtar Devletin memurudur’’ der. Muhtarların ‘’vazifelerini ifada ihmal ve terahi gösterdikleri takdirde’’ görevden el çektirmeleri, 442 Sayılı Köy Kanunun 41 nci ve 4541 Sayılı Åžehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri TeÅŸkiline Dair Kanunun18 nci maddelerinde belirtilmiÅŸtir. Muhtarların yargılaması ise 4483 Sayılı Memurlar ve DiÄŸer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 3, 5 ve 6 nci madde hükümlerine göre yapılır. Dolayısıyla bu yönüyle muhtarlar aslında seçilmiÅŸ devlet memurlarıdır. Bu nedenle muhtar hem devleti hem de milleti temsil eder.
Bürokrasi, vazgeçilmez bir uygulamalar bütünü olarak karşımıza çıkmaktadır. Birçok hizmet ya doÄŸrudan devlet tarafından yürütülmekte ya da düzenlenmektedir. Devlet üstlendiÄŸi kamu hizmetlerini bürokratik aygıt vasıtasıyla yerine getirmektedir. Bu anlamda bakıldığında muhtarların devlet hizmetlerini köy veya mahallelerine götürürken en fazla muhatap oldukları kiÅŸilerin hiç ÅŸüphesiz bürokrasi ve bürokratlar olduÄŸudur. Aslında onlar kanunları uygulayan devlet memurlarıdır. O nedenle muhtarların kanunlardan kaynaklı çeÅŸitli sorunlarını onların bakış açısından deÄŸerlendirmek için sempozyumda ‘’Yönetsel Oturum’’ bölümü oluÅŸturarak, muhtarların yoÄŸun olarak muhatap olduÄŸu Mahalli İdareler, Nüfus, Emniyet, PTT müdürlükleriyle iliÅŸkileri deÄŸerlendirme konusunu oluÅŸturmaktaydı.
Sempozyumun ‘’Yönetsel’’ oturumu BaÅŸkanlığını Mahalli İdareler Genel MüdürlüÄŸünden Daire BaÅŸkanı İlker Özkanyöne KonuÅŸmacılar ise Nüfus ve VatandaÅŸlık MüdürlüÄŸünden Daire BaÅŸkanı Mustafa Adıgüzel, Emniyet Genel MüdürlüÄŸünden Daire BaÅŸkanı Mehmet Tüzel, PTT Genel MüdürlüÄŸünden, Daire BaÅŸkanı Seher Samadi ‘’yönetsel’’ oturumunda, muhtarların kanunlardan kaynaklanan sorunları dile getirerek çözüm önerileri üzerinde duruldu. ‘’Yönetsel’’ oturumda daha çok, muhtarlar ile ikili iliÅŸki yaÅŸayan kurumların mutfağını oluÅŸturan yöneticilerin konuÅŸmalarına yer verildi. KonuÅŸmacılar sırasıyla kendi daireleriyle ilgili konuları, yaÅŸanan sorunları ve çözüm yollarını dile getirdiler;
Sempozyumun ‘’Yönetsel’’ oturumu ilk konuÅŸmasını Mahalli İdareler Genel MüdürlüÄŸü adına İlker Özkan yapıyor ve ÅŸunları söylüyordu; ‘‘Yeni Köy Kanunu tasarısından beri 10 tane hazırlanmış köy kanunu taslağı var. Yeni Köy Kanunu tasarısında deÄŸiÅŸiklikler yapılıyor. Sizlerin merakla beklediÄŸiniz özlük haklarıyla ilgili iyileÅŸtirme yapılıyor. Aynı zamanda SSK primlerinin, özel idarelerden karşılanması konusunda bir düzenleme yapılıyor. Muhtarların izin haklarıyla ilgili düzenleme yapılıyor. Yine basında çıkmıştı muhtarlıklar kaldırılıyor diye, muhtarlıkların kaldırılması diye bir ÅŸey yok. Ama BüyükÅŸehir Belediye Kanunu’nda köy muhtarlıklarının mahalle muhtarlıklarına dönüÅŸtürülmesi söz konusudur. Nüfusu 2000’in altındaki belde belediyelerinin kapanması ve köye dönüÅŸtürülmesi çalışması yapılmaktadır.’’
Sayın Özkan’ın açılış konuÅŸmasında vurguladığı muhtarların izin haklarıyla ilgili düzenlemeye deÄŸinmesi önemli bir husustur. Gerek köy gerekse mahalle kanununda muhtarlarımızın izin hakkını gösteren bir madde düzenlemesi yoktur. Muhtarlarımız mülki idareni uygun gördüÄŸü kadar izin hakkı kullanmaktadır. Bu durum farklılık gösterdiÄŸinden kimi mülki amirin iki ay, kimi mülki amirin bir ay vs. sürelerle muhtarlara izin vermektedirler. Bu durumun yasal bir düzenlemeye tabi tutulması gerekmektedir.
Sempozyumun ‘’Yönetsel’’ oturumu ikinci konuÅŸmasını Nüfus ve VatandaÅŸlık İşleri Gn. Md. Vekili Mustafa Adıgüzel yapıyor, Adıgüzel konuÅŸmasında ÅŸu ifadelere yer veriyordu; ‘’Muhtarlarımızla deÄŸiÅŸik zamanlarda deÄŸiÅŸik mekânlarda bir araya geldik. ÇoÄŸunuzu sima olarak, bazılarınızı yakinen de tanıyorum. Muhtarlarımızın, 2007 yılına kadar icra etmiÅŸ olduÄŸu en önemli faaliyetlerden birtakım icraatları, mevzuat deÄŸiÅŸikliÄŸi sebebiyle yetkilerinin deÄŸiÅŸtirilmesi sebebiyle, muhtarlık sisteminde bertaraflık olduÄŸu düÅŸüncesiyle zaman zaman bir araya geldik. Ankara’da, İstanbul’da deÄŸiÅŸik yerlerde bir araya geldik. Ben bu sistemi ana hatlarıyla çok kısa dile getirmek istiyorum.
2006 yılında Nüfus Hizmetleri Kanunu, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda yapılan deÄŸiÅŸikliklerle, eski kimlik bildirme kanununda, ikametgâh ilmühaberi nakil ilmühaberi gibi yetkiler muhtarlardan alınıyor. 2007 yılında TÜİK’in yapmış olduÄŸu bir çalışmayla, adres kayıt sistemi devreye giriyor. Türkiye’de yaÅŸayan vatandaÅŸlarımız yurt dışında yaÅŸayan vatandaÅŸlarımız ve Türkiye’de 6 ay süreyle ikamet izni alan yabancıların, Türkiye’de adreslerini tutan, bunu resmi kurum ve kuruluÅŸlarla paylaÅŸan bir sistem, adres kayıt sistemi devreye giriyor. Bunun devreye girmesi ile birlikte yerleÅŸim yeri belgesinin de artık eskisi gibi resmî kurumlardan yapılan müracaatlarda, iÅŸlemlerde istenmemesi ve bunun kimlik paylaşım sistemi üzerinden alınması söz konusu oluyor.
2008 yılında, BaÅŸbakanlık genelgesi ile hiçbir resmi iÅŸlemde, eski adıyla ikametgâh belgesi, yeni adıyla yerleÅŸim yeri belgesi belgesinin istenmemesi, BaÅŸbakanlık tarafından bütün resmi kurum ve kuruluÅŸlara bildirildi. Dolayısıyla muhtarların daha önce mahallelerine gelen insanları deftere veya baÅŸka bir ÅŸeye kaydedip, bu ÅŸekilde gelen veya gidenleri kontrol etmeleri kalkmış oluyor. Bundan dolayı muhtarlarımız bizar durumdalar. Ben de yakinen biliyorum. Ancak, bu sistemden geri dönüÅŸ ÅŸu an mümkün gözükmüyor bizim açımızdan. Biz, bu mevzuatı en iyi ÅŸekilde iÅŸletmeye çalışıyoruz.
Bizim görevimiz, mevzuat deÄŸiÅŸikliÄŸi yapmak deÄŸil, yapılacak olan çalışmalarda insanlarla yüz yüze görüÅŸmelerinizde maruz kaldığınız sıkıntıları sorunları mevzuat deÄŸiÅŸikliÄŸi çalışmalarında üstlerimize ifade etmek, onun dışında baÅŸka yetkimiz yok. Dolayısıyla, günah keçisi pozisyonunda biz oluyoruz. Zaman zaman ama bizim yetkimiz ÅŸu: Devlet memuruyuz. Bize deniliyor ki ÅŸu mevzuatı uygulayacaksınız. Bu mevzuatın iyi veya kötü olduÄŸu deÄŸerlendirmesini yapmak pozisyonunda deÄŸiliz. Biz onu en iyi ÅŸekilde uygulamak durumundayız. Sıkıntı varsa bu kanun deÄŸiÅŸikliÄŸi, TBMM 2 üyesi de buradalar. BaÅŸkanım olsun ve buradaki sizler zaten bu talep ve sıkıntılarınızı dile getirdiniz. Åžayet orda bir deÄŸiÅŸiklik olursa bizde yeni deÄŸiÅŸiklik çerçevesinde bize yetkiler verilirse, onları en iyi ÅŸekilde yapmaya gayret ederiz. Saygılar sunarım.’’
Muhtarları en çok birlikte çalıştığı kurum hiç ÅŸüphesiz ki, Nüfus ve VatandaÅŸlık müdürlüÄŸü idi. Köy kanunun 36 ncı maddesinin yedinci fıkrası ve 4541 sayılı 4541 Sayılı Åžehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri TeÅŸkiline Dair Kanunun 3 ncü maddesinin birinci fıkrası, muhtarların nüfus daireleri ile ilgili görevlerini düzenler. Ancak 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu yürürlüÄŸe girmesiyle, daha önce mahalleye nakil olan vatandaÅŸların ilk müracaat yaptığı yer olan muhtarlıklar devre dışı kalmış ve Nüfus Hizmetleri Kanunun 50 nci maddesi birinci fıkrası ‘’YerleÅŸim yeri adreslerinin tutulmasında kiÅŸilerin yazılı beyanı esas alınır’’ ÅŸeklinde deÄŸiÅŸtirilmesiyle birlikte vatandaÅŸların müracaatları Nüfus Müdürlüklerine doÄŸrudan yapılması esas alınmıştır. Bu durumda eski kanun olan 1174 Sayılı Kimlik Bildirme Kanunun bazı bölümleri devre dışı bırakıldığından muhtarların görevlerinde ciddi yetki kaybı meydana gelmiÅŸtir. Bugün bakıldığında Nüfus Müdürlükleriyle, köy muhtarlıklarının evlendirme yetkileri ve köy ve mahalle muhtarlıklarıyla birlikte verdikleri ‘’yerleÅŸim yeri belgesi’’ dışında pek bir baÄŸ kaldığını söylemek mümkün deÄŸildir.
Sempozyumun ‘’Yönetsel’’ oturumu üçüncü konuÅŸmasını Emniyet Genel MüdürlüÄŸü adına Mehmet Tüzel yapmıştı. Tüzel konuÅŸmasında ÅŸunları söylüyordu; ‘’Emniyet Gn. Md. adına burada olmaktan çok onur duyduk. Zaten, teÅŸkilat olarak bizim muhtarlarla birebir görüÅŸmelerimiz oluyor. Ben genelleme yapacağım. Sayın BaÅŸkanımın dediÄŸi gibi, sizin sıkıntılarınız iki saatlik, iki günlük toplantılara sığacak deÄŸil. Bunları daha uzun süreli çalıştaylarda görüÅŸmek kanaatindeyim. BilindiÄŸi gibi, toplumun en küçük birimini aileler oluÅŸturuyor. Bu aileler mahalleleri oluÅŸturuyor. Mahallenin de en büyük ve en önemli temsilcisi muhtarlardır. Muhtarlar, kilit bir yapıya sahiptir. Yıllardır süregelen, bizimde teÅŸkilat olarak en çok muhatap olduÄŸumuz muhtarlardır.
Ülkemizle paralel teÅŸkilatımızda, son yıllarda hızlı bir deÄŸiÅŸim içerisindedir. Temel felsefesi insan odaklı çalışma ve koruyucu önleyici polislik anlayışı olan, toplum destekli polislik ÅŸubelerinin kurulması, bir nevi eskiden mahalle bekçilerimiz vardı, ÅŸimdi bu mahalle bekçilerinin geneli toplum destekli polislik adı altında yürütmüÅŸ olduÄŸumuz 5,10 yılda kurduÄŸumuz mahalle polisliÄŸi altında. Onun yerini doldurmaya çalıştığımız, sık sık sizlerle muhatap olan mahalledeki sorunları sıkıntıları dile getirmek için sık sık muhtarlarla görüÅŸtüÄŸümüz bir ÅŸubemiz var.
Bu ÅŸubemiz, muhtarlarla iletiÅŸim kurup, mahallenin sorun ve sıkıntılarını bilgi paylaşımında bulunuyorlar. Mahalleye yeni gelen mahalleden taşınan özellikle güvenlikle ilgili sıkıntısı olan, düÄŸün taziye gibi bazı durumlarda muhtardan bilgi alırlar. Bir sokak düÅŸünün saÄŸlıksız, pis, yeterince hizmet almamış, bu durum o sokağın sakinlerine yansır. Demek ki, burada otorite yoktur. Devriye gezen polis bile uÄŸramak istemez. BoÅŸluÄŸu suçlular dolduracaktır. Suçluların doldurmaması için de bu görev, sizlere bizlere düÅŸüyor. Sizlerden alacağımız destekle sokağın yaÅŸanır hale getirilmesi, yine sizlerle ortak çalışmamızla çözülecektir. Bütün bunların dışında, polis, meydana gelen toplumsal olaylarda huzurun saÄŸlanması amacıyla tarafları tanıyan ve bilenden destek alarak çok olayı bertaraf etmektedir. Çok olaylarda muhtardan destek almışızdır.
Ben uzun süre kadroda çalıştım olayların büyümemesi kan davasına dönüÅŸmemesi için muhtarlarımızla birebir görüÅŸtük. Gerekli irtibatı bizim adımıza saÄŸlıyor ve çok yararını görüyoruz. Polislik teÅŸkilatı, Devletimizin soyut varlığı. Bu soyut varlığın devam etmesi, hizmet veren kurumların iÅŸ birliÄŸine baÄŸlıdır. Bu noktada hizmet olarak çok büyük boÅŸluÄŸu dolduran muhtarlık müessesesi, Emniyet TeÅŸkilatına paralel hizmet misyonuyla, kurumsal bütünleÅŸmeye muhatap muazzam bir katkı sunmaktadır. İleri demokrasinin temel göstergesi olan devlet refah kaynaklarının muhtarlık ve polis iÅŸ birliÄŸi ile sorunun kılcal damarlarına kadar sirayet etmesi, ülkemiz ve içerisinde yaÅŸayan bizler için mutluluk kaynağıdır.’’
Ülkemizde kamu güvenliÄŸinin saÄŸlanmasında en çok ihtiyaç duyduÄŸumuz birim kuÅŸkusuz jandarma ve emniyet güçleridir. Bu iki kurum köy ve mahallelerde asayiÅŸi saÄŸlamakla yükümlüdürler. Günlük yaÅŸam içinde muhtarların belki de en çok muhatap olduÄŸu kurum bu iki kurumdur. Köy kanunun 36 ncı maddesini 2, 10 ve 11 nci fıkrası muhtarı köyün asayiÅŸini korumak adına sorumlu tutar. DiÄŸer tarafta, 4541 Sayılı Åžehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri TeÅŸkiline Dair Kanunun 3 ncü maddesinin on üçüncü fıkrası ‘’ mahalleye girdiÄŸini haber aldığı hüviyeti meçhul ve ÅŸüpheli ÅŸahısları zabıtaya haber bildirmekle’’ yükümlüdür. DiÄŸer tarafta, 1412 numaralı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu 97 nci maddesi hükümlerine göre ve 4541 Sayılı Åžehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri TeÅŸkiline Dair Kanunun 3 ncü maddesinin beÅŸinci fıkrası hükümlerince muhtar zabıtaca yapılacak ev aramalarında hazır bulunmak durumundadır.
Sempozyumun ‘’Yönetsel’’ oturumu son konuÅŸmasını ise PTT Genel MüdürlüÄŸü adına Seher Samadi gerçekleÅŸtirdi. Samadi konuÅŸmasında ÅŸunları söylüyordu ‘’PTT Gn. Md. adına buradayım. Burada olmaktan son derece mutluyum ve onurluyum. Gerçekten de mülki idare bakımından çekirdek kadroyu oluÅŸturan insanlarla ilk kez bir toplantıya katılıyorum. Onun da onurunu yaÅŸatan Türkiye Muhtarlar Konfederasyonuna teÅŸekkür ediyorum. Åžimdi PTT Gn. Md. Posta dağıtıcıları ile muhtarlar bir elmanın iki yarısı gibidir. Özellikle, köylerde posta gönderilerinin tam bir mahalle sokak adresleri bulunmadığından, köy muhtarları bizim 1.derecede çalışanımız, gönüllü elamanımız gibi yardımcımızdır. Köylerinin nüfusuna kayıtlı insanların hepsini tanırlar. Biz, köy muhtarıyla tabiri caizse dirsek teması halinde çalışırız. Muhatabımızda gayet açıktır. 5584 sayılı Posta Kanunu çerçevesinde hazırlanan alt yönetmelikler, köy muhtarlarının kayıtlı kayıtsız gönderileri teslim alabilme yetkisini vermiÅŸtir. Åžimdi burada bir sorunla karşı karşıya deÄŸiliz. Fakat, 7201 sayılı Tebligat Kanunu, malumunuz olduÄŸu üzere, son derece ÅŸekli, her bir formalitesi gerek posta dağıtıcısının gerekse muhtarın yer yer yanlış anlaşılmalar ya da bilgisizlikten kaynaklanan uygulamalar sonucunda yargılanmalarına bile sebebiyet veren, son derece önemli bir kanundur.
DeÄŸerli katılımcılar, 7201 sayılı Kanunun bazı maddelerinden özellikle siz baÅŸkanlara, sayın baÅŸkanım izin verirse, bazı baÅŸlıklar sunmak istiyorum. Müsaadenizle 7201 sayılı Kanunun 35, 21 gibi gerek muhtarlara gerek postacılara yükümlülük yükleyen maddeleri kısaca anlatmak istiyorum. Biz PTT Gn. Md. olarak, personelimizin eÄŸitimine çok önem veriyoruz. Posta dağıtıcılarını, yılda en az 2 kere eÄŸitime tabi tutarız. Ama tebligat dağıtıcılarını 3 veya 4 kez eÄŸitime tabi tutarız. Bu eÄŸitim kapsamında, kontrolle görevli ÅŸefler, amirler, müdürler, dağıtımcılardan daha çok eÄŸitime tabi tutulur ki, eÄŸitimcilerin eÄŸitim mekanizması iyi iÅŸlesin, kontrolle görevliler ne kadar mevzuatı iyi bilirse, muhtarlarla daha az sorun yaÅŸar. Yine kolluk kuvvetleriyle o kadar az sorun yaÅŸarız ve bir de adalet sisteminin iÅŸlemesinde, 1.derecede görev üstlenen kurum olarak. Çünkü tebligat tebliÄŸ evrakı dediÄŸimiz sistem, mahkemelerin veya idari birimlerin kiÅŸilere gönderdiÄŸi bildirimleri, biz bu bildirimleri usulüne uygun biçimde muhatabına tebliÄŸ etmeliyiz ki, adalet gecikmeden iÅŸleyebilsin. İşte bu manada posta dağıtımcısı ve muhtarın hangi hususlara dikkat edeceÄŸini, kısaca arz edeceÄŸim.
Tebligat Kanunu’nun 1.Maddesi derki: 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi Kontrol Kanunu’na ekli 1, 2, 3, 4 sayılı listeler ve bu listelerde belirtilen kurum ve kuruluÅŸlar ile il özel idareleri, belediyeler, mahkemeler, barolar ve muhtarlıklar tarafından elektronik ortamda bile tüm tebligatın, PTT Gn. Md. veya çıkaran merci memur vasıtasıyla yapılır. Burada PTT Gn. Md. 1.derecede görevi vardır. Yine gerek PTT Gn. Md., gerekse köy ve mahalle muhtarlarının mahkemeler ve listelerde belirtilen tebligat çıkarmaya yetkili merciler tarafından düzenlenen tebliÄŸ evrakının muhatabına veya muhatap adına evrak almaya yetkili kiÅŸilere nasıl tebliÄŸ edilmesi belirten bir yönetmelik yayınlamıştır. Bu yönetmeliÄŸin adı, Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliktir. Bu Yönetmelik 25 Ocak 2012 tarih ve 28184 sayılı Resmî gazetede yayımlanmıştır.
Bu yönetmelik, Adalet Bakanlığı koordinatörleri, Anayasa kurucuları, medeni usul hukukçuları, Adalet Bakanlığı Kanunlar ve Kararlar Gn. Md., PTT Gn. Md., Nüfus ve VatandaÅŸlık Gn. Md. temsilcileriyle uzun çalışmalar sonucu hazırlanarak yürürlüÄŸe konmuÅŸtur. Tebligat Kanunu’n 21 ci Maddesi derki: kendine tebligat yapılacak kimse veya almaya yetkili kiÅŸilerden hiçbiri gösterilen adreste yoksa veya almaktan imtina ederse, tebliÄŸ memuru, tebliÄŸ edilecek evrakı o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti veya zabıta amir ve memurlarından birine imza karşılığı teslim eder. Tesellüm eden kiÅŸinin adresini yazan, ihbarnameyi verilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, tebellüÄŸ edilecek ÅŸahsa haber verilmesini, en yakın komÅŸusuna veya yönetici, kapıcıya bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştığı tarih, tebliÄŸ tarihidir. Tebligat Kanunu, son derece ÅŸekli, bu ÅŸekli unsurlardan herhangi birinin yerine getirilmemesi halinde tebligatı yaptıran hâkim veya yetkili tarafından usulsüz sayılmasına neden olur.
Kanunun uygulanmasına dair yönetmeliÄŸin 29 cu maddesi de bu hususta söyle bir düzenleme var. Bu kiÅŸilerin, beyanlarını imzadan kaçınmaları veya tebliÄŸ evrakının kabul etmemeleri durumunda, TebliÄŸ Memuru bu hususu tebligata yazar imzalar. TebliÄŸ olunacak evrakı, o yerin muhtar ihtiyar heyeti üyesi ya da kolluk amir ve memurlarına imza karşılığı teslim eder. Teslim ettiÄŸi kiÅŸilerin adresini içeren ihbarnameyi gösterilen adresin kapısına yapıştırır. Muhatabın adresten taşındığı veya hiç oturmadığı öÄŸrenildiÄŸi takdirde, tebliÄŸ evrakı MERSİS adresindeki adres yanlış olsa dahi, muhtara bırakılır. Muhatap ölmüÅŸ ise, evraka gerekli ÅŸerhler yazılarak iade edilir. Uygulamada en çok karşılaşılan hususlar, tebligatı çıkaran kurumların tebliÄŸ evrakı üzerine muhatabın T.C. kimlik no’sunu yazmadığı ya da tebligat adresini düzgün yazmadığı, tam adresin olmadığı durumlarda ne muhtarın ne dağıtıcının ne de PTT Gn. Md.’ nün kusuru vardır. Ne muhtarın ne dağıtıcının muhatap adresini araÅŸtırma mükellefiyeti yoktur. TebliÄŸ evrakını tam ve eksiksiz olarak, tebligatı çıkartan kurumun düzenleyip postaya vermek durumundadır.’’
Sayın Samadi’nin dediÄŸi gibi gerçekten de posta dağıtıcıları ile muhtarlar bir elmanın iki yarısı gibidir. Bu ikilinin mesai günleri içinde neredeyse görüÅŸmediÄŸi gün yoktur. 7201 Sayılı Tebligat Kanunun 21 maddesinin üçüncü fıkrasında ‘’ Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar’’ ifadesi yer alır. Tebligat TüzüÄŸünün 31 nci maddesine göre muhtar teslim edilen tebligatı üç ay saklamak mükelleftir. TebliÄŸ evrakı muayyen müddeti ihtiva ederse, alınmış evrak ihtiva ettiÄŸi müddetin bitiminden itibaren 3 ay daha saklanır. Bazı muhtarlarımız Tebligat Kanunundan derli olsalar da iyi ki tebligat konu halen yürürlükte. En azından ‘muhtar ne iÅŸ yapar?’ sorusuna vereceÄŸimiz bir cevabımız halen mevcut. Dolayısıyla olumlu/olumsuz Tebligat Kanunu vatandaÅŸ ile iliÅŸki kumamızı saÄŸlayan en güçlü argüman olarak durduÄŸu söylenebilir. O bakımdan muhtarların bazı kanunlara sahip çıkması onların varlık sebebi olabildiÄŸini göstermesi açısından önemlidir.
